[MEHUMETU OJİSAN] En Rahat Adam [[Bitti]]

Mehumetu, saatlerdir güneşin altında uzanıyordu. Burası, belki de Weedy adasına sahip South Blue'nun en iyi plajıydı; en azından ada sakinleri öyle söylüyordu. İnce, altın rengi kumlar ayaklarının altından denize doğru yavaşça uzanıyor, hafif bir meltem palmiye ağaçlarının yapraklarını dans ettiriyordu. Gökyüzü bulutsuz ve masmaviydi; uzaklarda, ufkun hemen üstünde birkaç martı süzülüyordu.

Tahta bir jakuzinin üstünde uzanan Mehumetu, şemsiyesinin gölgesinde elindeki içeceğe bir kez daha bakmadan edemedi. İçinde çeşitli meyvelerle süslenmiş garip bir karışım vardı; kırmızı, yeşil ve mavi tonların birbirine karıştığı, buz küpleriyle dolu bir bardak. Kenarına iliştirilmiş küçük, renkli bir şemsiye ve parlak sarı bir dilim limon da cabasıydı. Ama Mehumetu bu içeceğin ne olduğunu bilmiyordu. İsminden bahseden kimse olmamıştı. Garip olan da buydu aslında; garson bu soğuk, egzotik karışımı ona uzattığında sadece bir gülümseme ile “Denemelisin, tadı seni şaşırtacak” demişti.

Bir yudum aldığında dilinin üzerinde tanıyamadığı bir tat patlaması yaşanmıştı. İlk başta hafif ekşi bir lezzet belirginleşti, ardından tatlı bir dokunuş ve sonunda ağzında bıraktığı ferahlatıcı, hafif baharatlı bir his... Meyve mi, bitki mi, yoksa bambaşka bir şey mi olduğunu anlamak imkansızdı. Üstünde su damlaları oluşmuş bardağın çeperinde bakarsa kırmızı sıvının içindeki küçük kabarcıklar hafifçe yükseldiğini ve camın kenarını titrettiğini hissedecekti. Daha önce böyle bir şey içmemişti Mehumetu. South Blue, West Blue'ya göre çok farklıydı. Neredeyse zıttı gibiydi. Ömrü boyunca görmediği kadar yeşili bu 15 günde görmüştü Mehumetu. West Blue'un kuru hafasına kıyasla bura çok nemliydi. Yine sıcaktı ama bunaltıyordu.

   Kaptan Yorn ve ailesinden ayrılalı tam 15 gün olmuştu. South Blue denizi West Blue'ya göre daha sakindi. Mehumetu çok sevdiği arkadaşına ve ailesine yüzünde kocaman bir gülümse ile veda etmişti. Bu adaya geleli ise kısa süre geçmişti. Weedy adasının plajı bayağı güzeldi ve insanın eski anılarını unutturan bir yerdi. Mükemmel koyları, bembeyaz denizi, harika içecekleri ve sıcak kanlı insanları vardı. Weedy adasına özel bir ot bile vardı ve Mehumetu bunu denediğinde 'Vay anam babam be burası resmen bir harika' diye içinden geçirdi.

   Garsonun getirdiği ve denemelisin dediği egzotik içeceği aldı. Yavaş yavaş yudumlarken serinlemenin getirdiği his ile rahatladı. ''Vay be gerçekten güzelmiş hehehe'' dedikten sonra gözü ilerde garip bir şarkının eşliğinde dans eden insanlara ilişti. Elinde içeceği ile birlikte oraya gittiklerinde deli gibi eğlendiklerini gördü ve hemen aralarına katıldı. Halayda Mehumetu çılgınca eğlendi ve şarkıya eşlik etti.

   ''Dam üstüne çul serer Leyli de yâr loylu da yâr Loy loy loy
Bilmem yâr kimi sever A leylim nenni de kınalım Nenni de yürürüm nenni de nenni
Bilmem yâr kimi sever A leylim nenni de kınalım Nenni de yürürüm nenni de nenni
Beni bir sevdiğim var Leyli de yâr loylu da yâr Loy loy loy
Günde on çeşit giyer A leylim nenni de kınalım Nenni de yürürüm nenni de nenni
Günde on çeşit giyer A leylim nenni de kınalım Nenni de belalım nenni de nenni
Girsem yârin koynuna Leyli de yâr, loylu da yâr Loy, loy, loy...'' diye şarkıya yüksek sesle eşlik etti ve çılgınlar gibi eğlenip bu adanın keyfine vardı.

Spoiler:

Mehumetu, gün boyunca hiç olmadığı kadar eğlenmişti. Uzun ve zorlu yolculukların ardından böyle bir tatil, onun gibi bir adam için bulunmaz bir fırsattı. Weedy Adası'nın bu özel plajında saatlerce dans etti, halay çekti ve yerli halkın sunduğu eğlencelere katıldı. Dans edenler, adaya özgü yapraklardan yapılmış kıyafetler giymişti, sanki doğayla iç içe geçmişlerdi. Mehumetu ise onlara uyum sağlayıp çılgınca eğlenirken yüzünden gülümseme eksik olmuyordu. İçtiği egzotik içeceklerin tadı hala damağında, vücudunda ise deniz havasının bıraktığı serinlik vardı.

Akşam olduğunda, Mehumetu plajdan ayrıldı. Burası, köyün özel turistik bir plajıydı ve burada kalmak isteyen ziyaretçiler, gecelemek için belli bir ücret ödüyordu. Kızıl saçlı resepsiyon hanıma sorduğunda geceliği 15.000ß demişti. Kahvaltı dahil 20.000ß. Ayrıca odana "özel misafir" istersen 40.000ß daha ödemen gerekiyordu.

Dışarıda uyumayıp odada uyumayı seçersen oda, tıpkı adanın genel atmosferine uyum sağlayacak şekilde sade ama etkileyici bir şekilde dizayn edilmişti. Tahta zemin, duvarlar ahşaptan yapılmıştı ve köşede basit ama şık bir yatak bulunuyordu. Yatağın hemen yanında küçük bir pencere vardı; dışarıdan adanın yemyeşil manzarası ve uzaklarda denizin karanlık suları görünüyordu. Bir tane sehpa ve bir tane 3 çekmeceli bir komidin. Odada başka bir süsleme ya da karmaşa yoktu, yalnızca ihtiyacı olan her şey; sade, şık ve huzurlu. Dışarıdan gelen cırcır böcekleriyle hoş bir harmoni oluşturuyordu.

Şuan Mehumetu'nun boş vaktiydi. Eşyalarını yerleştirebilir, varsa kitabını okuyabilir, defterine bir şeyler yazabilir, dışarıyı izleyebilir, uyuyabilir... Artık ona kalmış ne yapacağı. Yarın ise kalkıp sonraki rotasını belirleyecekti. Ayrıca şehirde yapılacak iş var mı diye bakabilirdi. Belki 2-3 mangır koparırdı.

Dışarıda yatmayı düşünürse de kumsalda yatabilirdi.

XP ve Ödül Dağıtımı::

    Mehumetu deli gibi eğlenip, içkisini içip yemeğini yedikten sonra resepsiyonistin yanına gitti. Kızıl saçlı kadını baştan aşağı süzdükten sonra lafa giremeden kızıl saçlı kadının sözleri onu karşıladı. Fiyat fena değildi. Hatta biraz pahalıydı ama bir oduncu baltasına Mehumet 100 bin ödemişti. Bunu hatırlayınca Mehumetu tekrardan sinirlendi ve 'Orrrrmannnn çocuğu Pedro valla karşılaşırsak sana güzelce bir fırça atacağım' diye içinden geçirdi. Kahvaltı da fena bir fikir değildi ve artı 5 bin ona koymazdı. Ama özel misafirden kastı neydi ki...

     'Bak sen şu tanrının işine acaba ilginç bir şey olabilir mi ki? Hmmm düşünmek gerekirse uzun süredir denizdeyim ve ilginç biriyle karşılaşmak da fena olmaz hehehe hem cebimdeki parayı mezara mı götüreceğim be merak da ediyorum ama şimdi bilemedim ki. Her neyse battı balık yan gider' diye düşündükten sonra baştan aşağı süzdüğü kızıl saçlı kadına baktı ve ''Full paket olsun sonuçta parayı harcamıycağım da napacağım hehehehe. Acaba beni daha ne gibi ilginç şeyler bekliyor hehehe. Ayrıca şu egzotik içiceğinizden ve çok övdüğünüz şu adaya özel olan ottan da yollayabilir misiniz hehehehe. Denemek için sabırsızlanıyorum hehehe'' diyip kızıl saçlı kadınla neşeli bir şekilde konuştu. 61 bin Beri'yi de masaya koyup kızıl saçlı kadına doğru itti.

      ''Ayrıca bu bin beri de sizin güzel yüzünüz ve hoş görünüz için bahşiş güzel hanım efendi hehehe'' diye de ekleme yaptı. ''Eklemem gereken bir şey daha var ise 1-2 gün daha bu adadayım ve potansiyel yapabileceğim işlerin olup olmadığı hakkında bana bilgi verebilirseniz çok sevinirim hehehe. Dışardan öyle gözükmüyor olabilirim ama odun işlerinden iyi anlarım hehehe. İyi keserim iyi yontarım iyi işlerim hehehehe.'' diyip işin erbabı gibi kadına göz kırptı. Amacı flört etmek olmasa bile karşı taraf öyle anlayabilirdi ama Mehumetu tam bir odun olduğu için bunun farkında değildi.

Mehumetu, resepsiyonist kadına neşeyle gülümseyerek, "Full paket olsun! Parayı harcamıyorsam ne yapacağım ki!" dedi. Kadın ise gülümseyerek, "Nazik davranışınız için teşekkür ederim. Oda numaranız 22, özel misafirinizi yollayacağım," diye cevapladı. Mehumetu, kadının gözlerine bakarak göz kırptı. Kadın, hafifçe gülümseyerek "O zaman odanıza özel misafir yolluyorum," dedi.

Mehumetu, mutlu bir şekilde odasına yöneldi. Oda, adanın genel atmosferine uygun olarak sade ama etkileyici bir şekilde dizayn edilmişti. Tahta zemin, ahşap duvarlar ve köşede yer alan şık yatak, onu hemen dinlenmeye davet ediyordu. Pencere açık olduğundan dışarıdan gelen cırcır böceklerinin sesi, odada hoş bir melodi oluşturuyordu.

Kadın Mehumetu'nun iş ile alakalı sorduklarına "Yarın çarşıya gidip oradaki esnafa sorabilirsiniz, daha iyi bilirler,"diye cevap vermişti

Mehumetu odada iken kapı çaldı. Mehumetu, "Bay Mehumetu mu acaba? Müsaitseniz, içeri girmeme izin verir misiniz?" diyen nazik bir ses duydu. İçeri girmeye hazır olan özel misafiri, gün boyunca yaşadığı eğlenceli anların üzerine eklemek için sabırsızlanıyordu.

Kapının arkasında kim vardı? Acaba Mehumetu, bu misafirle yeni bir maceraya atılacak mıydı?

XP ve Ödül Dağıtımı::

     Mehumetu kızıl saçlı kadından aldığı bilgiler ve anahtar ile 22 numaralı odasına çekildi. 'Hmm demek yarın çarşıya gidersem oradaki esnaf ile konuşup benim yapabileceğim bir şey var mı öğrenebilirim hehehe. İlginç cidden ilginç uzun süredir şöyle güzelce bir eğlenip dinlenmemiştim bu yolculuk cidden yaşamaya değerdi hehehe.' diye kendi kendine düşündü.

      Odasına çekildiğinde önce şöyle odayı bir süzdü. Sade olsa bile güzel dizayn edilmiş odunculuk işleri güzel yapılmıştı. Kim yaptıysa burayı güzel bir iş çıkarmıştı. Şık yatak onu dinlenmeye çağırsa bile hala enerjisi yerindeydi. Çantasını dolaba koyup oduncu baltasını ve iyi kalite bileme taşını alıp masaya geçti. Sandalyeyi çekip masaya oturmadan önce camı sonuna kadar açtı ve manzara eşliğinde oduncu baltasını alıp bilemeye başladı. Cırcır böcekleri sesi ve adanın o güzel deniz manzarası Mehumetu'ya iyi gelirken düşünceleri arasında kayboldu.

       'Bu bileme taşını almak için taaa Rinji Adasına kadar gittim. O terk ettiğim ve yıkılmaya yüz tutmuş küçük köyün kasaba olduğunu görünce bayağı da şaşırdım hehehe. Eski tanıdıklarımdan bir kaçıyla karşılaşıp sohbet etmek iyi gelse bile az kalsın kara geçmişim beni geri içine çekip yutucaktı hehehe. Sanırım ben biraz mal bir adamım ama o kadının sözleri hala aklımda olduğu sürece ikinci hayatımdaki Mehumetu artık farklı biri hehehe. Yemek de yiyemedik amaterasu yauv üfff canım da sıkıldı. Gerçi oradaki ikizler cidden ilginç tiplere benziyordu ama elden bir şey gelmez. Acaba o çam yarrrrrrmaaassıyla iyi anlaşabildiler mi ya da hiç olmazsa sağ sağlim bir şekilde bardan ve adadan çıkıp gidebildiler mi? Neyse olan oldu biten bitti dökülen ayran sonuçta geri gelmez hehehe. Şu manzaranın ve seslerin tadını güzelce bir çıkarıp baltamla güzelce ilgileneyim de bir an önce ondan sonra iş varmıymış diye bakarım hehehe. İş varsa cebimize astarımızı koyarız iş olmazsa da sürgün olur gideriz de bundan sonraki rotam ne olması gerek cidden kafa patlatmam gerekiyor. Hmm Tanrı uludur yauvvv bu kadar düşünmek şu an bu atmosfere uymuyor hehehe' diye kendi kendine düşünürken oduncu baltasıyla ilgilenip bilemeye devam ediyordu.

       Mehumetu düşünceleri ve işi arasında kaybolmuş giderken ilerleyen saatlerde kapının arkasından ''Bay Mehumetu mu acaba? Müsaitseniz, içeri girmeme izin verir misiniz?'' diye bir ses duyarak kendine geldi. Şaşırarak 'Bay mı? Ne bayı lan? Kim bay? Bana sesleniyor gibi ama bay da diyor. Galiba beni cidden tanımayan biri gerçi sesi de bayağı nazik. Allah allah gecenin bir vakti benimle ne işi olabilir ki? Hmmm acaba resapsiyonist kızıl saçlı kadın geldi de istediğim içkiyi, otu ve siparişleri mi getirdi? Yok yauvvvv onun sesine de benzemiyor. Üfff nerede kaldı şu özel misafir. Acaba benim gibi sohbet edebileceğim ilginç bir adam mı yoksa derin denizleri görmüş ve deniz insanlarıyla iletişime geçmiş bir kadın mı? Hmm hmmm yok yauv belki de yüce bir savaşçıdır ya da dama oynamayı seven bilge bir yaşlıdır hehehe. Dur şu siparişlerimi getiren kişiye sorayım ne zaman geleceğini iyi oldu gelmesi de hehehe.' düşünceleri arasında kaybolurken harekete geçmeyi unuttu. Mehumetu sonra 'ulan kapıyı açsana sığır' diyerek birden ayağa kalktı ve kapıyı açmak için gidip kapıyı 'çotank' diye açtı.

Mehumetu, odasına çekildikten sonra odaya yerleşip oduncu baltasını ve iyi kalite bileme taşını alarak masaya geçti. Sandalyeyi çekip masaya oturmadan önce camı sonuna kadar açtı ve manzara eşliğinde oduncu baltasını bilemeye başladı. Taşı baltanın yüzeyine sürerken, her geçişte keskinliğin artığını fark etti. Babasından kalan ama Mehumetu'nun önceden bile kullanmadığı bu bileme taşı gerçekten de etkileyiciydi.

Baltasının dayanıklılığı temel düzeyde olmasına rağmen, keskinliği orta düzey bir baltaya ulaşmıştı. Şaşırtıcı bir durum. Taşı her iki yüzüne de sürtüp, bu kadar kısa sürede bu keskinliği elde etmenin ne kadar değerli olduğunu anlamıştı. Rinji adasına gitmek değmişti. Keskinliği test etmek için baltayı hafifçe masanın kenarına değdirirken bile, baltanın etkisi hissediliyordu.

Düşüncelere dalmışken kapı çalındı. Mehumetu kapıyı açtığında karşısında siyah saçlı, göz kenarları koyu boya ile belirginleştirilmiş, yaklaşık 35 yaşlarında bir kadınla karşılaştı. Kadının kapalı, özenli kıyafeti, vücut hatlarını gizlemese de profesyonel ve mesafeli bir hava taşıyordu. Kadın, Mehumetu'ya nazikçe başını eğerek konuşmaya başladı.

"Merhaba," dedi kadın, sesi gayet kibar ve kontrollüydü. "Bu gece size hizmet etmek için buradayım. İzin verirseniz içeri girebilir miyim?"

Özel Misafir:

Mehumetu'nun beklediği eğlenceli bir misafir değildi bu; kadının tavrı profesyoneldi, duygusal bir yakınlık yoktu.

Ödül ve xp:

    Mehumetu gelen misafir karşısında biraz şaşırdı. Babasından kalan bileme taşıyla yaptığı keskinleştirme işlemi karşısında mutluyken karşısında böyle bir misafir beklemiyordu. Düşüncelerinden arınıp içeri girmek isteyen kadına boşluğuna gelerek izin verdi.

      'Gece bana hizmet etmek mi? Ne alaka şimdi bu ve nereden çıktı durduk yere. Bak sen şu tanrının işine' diye tekrar düşüncelere boğuldu. Duygusallık namına hiçbir şey göstermeyen kadının arkasından bakarken kapıyı kapattı. Kadının kıvrımlı vücudunu baştan aşağı süzerken merak ettiği konuya girdi.

      ''Ummmm galiba istediğim şeyleri getirdiniz ama elinizde herhangi bir torba, tepsi ve ya benzeri şey göremedim ve sırtınızda herhangi bir çanta yok hehehe. Acaba istediğim şeyleri kızıl saçlı güzel resepsiyonist arkadaş size söylemeyi unutmuş olabilir mi hehehe. Ayrıca şu çok methedilen özel misafir de ne zaman gelecek çok merak ediyorum hehehe.'' diye söze başlarken masanın üstündeki baltayı fark etti. ''Opss ayıp oldu. Dur şuraları bi toplayım hehehe.'' dedikten sonra masanın üstündeki eşyaları apar topar toplamak için atıldı.

      Mehumetu daha olayın farkında değildi ve kadın içeri girdikten sonra da durumu tam olarak anlayamamıştı. Belki de çok odun kesmekten ve işlemekten dolayı tam bir odun olmuştu.

Mehumetu masasını toparlamak için atıldığında kadın sakin bir şekilde, "Sorun değil," dedi. Ardından gözlerini Mehumetu'nun üzerine dikerek ekledi "Özel misafiriniz benim. Bu gece size hizmet edeceğim." Sesi profesyonel ve duygusal bir ton taşımıyordu.

Mehumetu ne demek istediğini tam anlamaya çalışırken, kadın arkasını dönüp yavaşça üstündeki kıyafetin kuşağını çözdü. Hareketleri ağır ve kontrollüydü, sanki üzerinde fazla düşünmeden ama alışık olduğu bir şeyi yapıyormuş gibi. Kıyafeti omzundan aşağı kaymaya başladı, sırtı Mehumetu'ya dönüktü ve ince, zarif omuzları ortaya çıktı. Mehumetu, kadının sütyen giymediğini fark edebiliyordu, ama henüz göğüsleri görünmüyordu.

Kadın kıyafeti beline kadar indirmişti ve tamamen işine odaklanmış gibiydi. Mehumetu bu anı izlemeye devam mı etmeliydi yoksa kadına engel mi olmalıydı?

Ödül ve xp:

    Mehumetu tam olayı kavrayamamıştı. 'Özel misafir benim mi? Haaa ne demek özel misafir benim! Tamam güzel bir hanımefendi ve belki de ilginç bir insandır.' diye düşüncelerine tam devam edecekken kadının elbisesini çıkarmasıyla düşünceleri bölündü. ''Noluyor ulan!!!'' diyerek ileri atıldı ve kadının arkasından elbiselerini tutup daha fazla indirmesine izin vermemeye çalıştı.

    Mehumetu kafası karışık şekilde elbisenin bir ucundan tutmaya çalışırken kadının pürüzsüz güzel beyaz sırtına bakıyordu. ''Bir dakika güzel hanimefendi sanırım yanlış anladınız hehehe. Hem sütyeniniz nerede? Hizmet etmek derken ne demek istiyorsunuz? Önce bir sakin olun hehehe." diye şaşkınlık ile söyleniyordu.

    Mehumetu bir yandan elbiseyi tutup olayı anlamaya çalışırken bir yandan da kadını sakinleştirmeye çalışıyordu. Önce bir oturup düşünmek için masanın sandalyesini çekmeye yeltendi.

Mehumetu atılıp kadının kıyafetini beline kadar inmişken tutmuştu. Panik içinde geveleyerek konuşmaya başladı. Kadına sakin olmasını söylerken bir eliyle de kadının kıyafetini tutuyordu. Kadın sakindi gerçi ama Mehumetu değildi. Bir eliyle kıyafeti daha çok inmesin diye tutarken diğer eliyle de sandalyeyi çekti Mehumetu.

Kadın ise durumu anlayamamıştı. Şaşkın bir şekilde 30⁰ açıyla Mehumetu'ya dönmüştü iri göğsünün ucu Mehumetu'nun gözüne çarptı. Kadın şaşkın bir şekilde, "Siz özel misafir çağırmamış mıydınız?" diye sordu. Bu sırada hafifçe kıyafetini kaldırdı. Ardından göğsünü de içine sokup kuşağını bağlamaya başladı. Ama sandalyeye oturmamıştı. "Aşağıdan bana özel misafir ücreti ödediğiniz söylenmişti." Dedi.

Xp ve ödül:

    Mehumetu kadın oturmayınca kendi sandalyeye oturdu. Bir an gözü kadının büyük göğüs ucuna takılmıştı. Öküz gibi direkt baktığı için bakışlarını kaçırmaya calışmamıştı. Sonra birden şaşkınlığından kurtulmak için hızlı bir şekilde kafasını sağa sola salladı ve 'Ulan kendine gel öküz ne yapıyorsun' diye kendi kendine kızdı.

     "Yani sözleriniz yalan ya da yanlış diyemem hehehe. Tabi ki özel misafir çağırdım ve parasını ödedim hehehe. Yani nasıl anlatsam ki bilemedim ama sakın yanlış anlamayın size özel değilsiniz demiyorum hehehe." durumu toparlamaya çabalarken iyice bocalayıp yerin dibine batıyordu. Birden ayağa kalkarken konuya girdi. "Asıl ben size nasıl yardımcı olabilirim. İstediğiniz bir şey var mı ya da yapab..." cümlesinin devamını getiremedi ve sandalyenin ayağına dolaşması sonucu kadının üstüne istem dışı devrilmeye başladı.

     Mehumetu aşırı panik durumundayken dengesini sağlayamamıştı. Eğer kadın yolundan çekilmezse onunla birlikte yatağa düşecekti. Eğer çekilirse tek başına yatağa düşecekti.

Mehumetu iradesine güveniyordu ama uzun zamandır böyle bir durumla karşılaşmadığı için şaşkınlık içindeydi. Kadının kıyafetini toparlayıp ona özel misafir isteyip istemediğini sormasıyla birlikte, Mehumetu’nun dili dolaşmaya başladı. Panikle konuşmaya çalışsa da, cümleleri geveledi. Bir yandan ayağa kalkmaya çalıştı, ama dengesini kaybederek sandalyesinden doğrulurken bir anda kadının üstüne doğru devrilmeye başladı. Kadın çevik bir hareketle sola doğru hafifçe çekildi, Mehumetu ise dengesizce kadının yanından savrularak yatağın üzerine tıpkı bir kalas parçası gibi devrildi.

Kadın hiçbir şey olmamış gibi sakinliğini koruyarak hafifçe iç geçirdi. "Peki, anladım," dedi kibar ama mesafeli bir tonla. "Eğer özel misafire ihtiyacınız yoksa, ben gidiyorum. Aşağıdan ödediğiniz ücretin iadesini talep edersiniz."

Bu sözlerin ardından kadın, hiçbir şey olmamış gibi kapıya yöneldi. Mehumetu, eğer kadına bir şey demezse, kadın gerçekten çıkıp gidecekti.

Xp ve ödül:

    Mehumetu sırt üstü şeklinde yatmak için birden yatakta kereste gibi döndü. Kadın odadan ayrılmaya başlarken ise düşüncelere daldı. Tavan ile yüz yüze bakıyorlardı.

      Düşüncelere dalmışken 'Üfff şimdi kadına da ayıp ettik. Ne yapsam ki bilemedim şimdi ve üzerine sakarlığım da tuttu. Uzun süredir de geziyorum ve denizdeyim. Ayı gibi de kadına baktım. Üstelik özel misafir olduğunu da anlamayıp üst üste pot kırdım. En son böyle bir durumu evliyken karımla yasamıştım ve bana yaşayan odun demişti. 3 ay boyunca da devam etmişti ta ki gönlünü tam anlamıyla alana kadar. Üff yapcak bir şey yok başa gelen çekilir ve durumu da telafi etmem gerek' diye kendi kendine bir karar aldı.

     "Olur mu öyle şey güzel hanımefendi. Parasını ödediğim hizmetin ücretini nasıl geri alabilirim hehehe. Hem sizin vaktinizi çalmış olurum hem de ücretinizi almaya engel olurum hehehe. Özel misafir olduğunu fark etmemem benim öküzlüğüm. Buyurun içeri gelin ve bu gecelik size özel hissettiren kişi ben olayım. Belki gecenin ilerleyen saatinde sohbet edip ilginç hikayelerinizi de benimle paylaşmak istersiniz hehehe. Eğer paylaşmaya karar verirseniz bu odun adam sizi seve seve dinler ve eşlik eder"

    Mehumetu sonunda olayın ne olduğunu anlamıştı. Olayın heyecanından çıkıp durumu toparlamak için harekete geçmişti. Yaptığı hatayı düzeltmek için yataktan dogrulurken kadına baktı. Sol eliyle kendi kafasının arkasını kaşırken gülümseyerek kadına baktı. Kadının çevik hareketlerinden ise sıradan biri olmadığını anlamıştı ve bu güzel kadın cidden ilgisini çekmişti.

Mehumetu, Yüzü tavana bakarken, düşünceler bir anda zihnini doldurdu. Kadına karşı oldukça kaba davranmış, farkında olmadan onu incitmişti. Onu anlayamamıştı, hizmet almayı reddetmiş gibi gözükmüştü...

Mehumetu bir şeyler söylemek, durumu düzeltmek için doğruldu. Ancak tam ağzını açacakken, odaya bakındı ve fark etti ki kadın gitmişti. Kadın kapıdan çıkmış çoktan merdivenlere yönelmiş, Mehumetu’nun fark edemediği bir anda odadan ayrılmıştı. Kendi düşüncelerine o kadar dalmıştı ki, kadının ayrıldığını bile anlayamamıştı.

Odada kalan tek ses, kadının topuklu ayakkabılarının merdivenlerde giderek azalan yankılanan sesiydi.

Xp ve ödül:

    Mehumetu kadının gittiğini ve arkasında topuklu ayakkabılarının bıraktığı sesi fark ederken buldu. Gülümseyerek bakmaya çalıştığı kadının çoktan odadan ayrıldığını görünce biraz mahcup hissetti. Yaptığı sığırlık cidden büyük bir sığırlıktı ve böyle mahcup kalmayı hiç istemiyordu. Ayakkabıların bıraktığı sesi can kulağı ile dinlerken birden kapıdan bedeninin verdiği tüm güç ile fırladı. Cidden bu hatayı düzeltmek istiyordu ve durumun yanlış anlaşıldığını bildirmek istiyordu. Koridordan merdivene doğru atılırken aldığı momentumu umursamadan fırladı ve avazı çıktığı kadar bağırdı ve daha önce sarf etmek istediği kelimeler dudaklarının arasından döküldü.

    "OLUR MU ÖYLE ŞEY GÜZEL HANIMEFENDİ. PARASINI ÖDEDİĞİM HİZMETİN ÜCRETİNİ NASIL GERİ ALABİLİRİM HEHEHE. HEM SİZİN VAKTİNİZİ ÇALMIŞ OLURUM HEM DE ÜCRETİNİZİ ALMAYA ENGEL OLURUM HEHEHE. ÖZEL MİSAFİR OLDUĞUNU FARK ETMEMEM BENİM ÖKÜZLÜĞÜM. BUYURUN İÇERİ GELİN VE BU GECELİK SİZE ÖZEL HİSSETTİREN KİŞİ BEN OLAYIM. BELKİ GECENİN İLERLEYEN SAATİNDE SOHBET EDİP İLGİNÇ HİKÂYELERİNİZİ DE BENİMLE PAYLAŞMAK İSTERSİNİZ HEHEHE. EĞER PAYLAŞMAYA KARAR VERİRSENİZ BU ODUN ADAM SİZİ SEVE SEVE DİNLER VE EŞLİK EDER"

    Mehumetu koridorda rahat şekilde giyindiği kıyafetleriyle atılıp bağırırken geceyi umursamadan yaptığı hatayı düzeltmek için koşuyordu. Bir an önce yetişip durumu düzeltmek ve kırdığı kadının gönlünü almak için elinden geleni yapıyordu.

Mehumetu, kadının odadan çıkıp gittiğini fark edince hızla ayağa fırladı. Kapıya doğru koşarak, kapıyı hızla açtı ve kendini dışarı attı. Hızını alamayınca karşıdaki duvara çarpıp sendeledi, ancak hemen toparlanıp merdivenlere yöneldi. Sendelemesinin de etkisiyle az daha dengesini kaybediyordu, ayakları merdivenin basamaklarında kaymaya başladı, ama düşmeden inmeyi başardı. Sürüklenir gibi basamaklardan kayarken, bir yandan yüksek sesle bağırmaya devam ediyordu:

"Olur mu öyle şey, güzel hanımefendi! Parasını ödedim, hizmetin ücretini nasıl geri alabilirim? Hem sizin vaktinizi çalmış olurum, hem de ücreti hak etmenizi engellerim!" diye bağırdı, merdivenlerden kayarak inerken.

En sonunda merdivenin altına ulaştığında, hehehe diye gülmüştü. Etrafına bakındığında, kadının resepsiyonun önünde, kızıl saçlı resepsiyonist ile konuştuğunu gördü. Siyah saçlı kadın, yani odadan çıkıp gitmiş olan misafir, şimdi kızıl saçlıyla karşılıklı konuşuyordu.

Mehumetu’nun merdivenlerden bağıra bağıra inişi, hem kadının hem de resepsiyonistin dikkatini çekmişti. İkisi de şaşkın bir şekilde Mehumetu’ya bakıyordu. Kadının peşinden koşarken, Mehumetu konuşmaya devam etti:

Burada kızıl saçlıya da özel olarak selam verebilirdi. Sonra devam ederse konuşmaya,

"Özel misafir olduğunu fark etmemem benim öküzlüğüm. Lütfen, gelin içeri, sizi özel hissettireyim!" diyecekti Mehumetu, sesi hâlâ yüksek ve kendine has neşeli tavrıyla.

Kızıl saçlı resepsiyonist resmi bir şekilde. "Beyefendi, biraz daha sessiz olur musunuz? Bu şekilde de duyabiliyoruz," diye nazikçe uyardı.

Mehumetu, kadına dönüp konuşmasına devam edecekken, siyah saçlı kadın sözü aldı ve profesyonelce gülümseyerek, "Tamam beyefendi, siz odaya geçin. Ben birazdan geleceğim," dedi.

Xp ve ödül:

    Mehumetu olayın heyecanıyla bağırdığının farkında değildi. Kızıl saçlı resepsiyonistin sözleriyle kendine geldi ve gecenin bir vakti ayı gibi bağırarak koştuğunu farketti. 'Hehehe bayağı sorun ve gürültü çıkarmışım ama maceracılığın kurallarındandır. Neyse durumu düzelteyim de önce gerisine bakarız hehehe.' diye kendi kendine düşünüp konuştu. Siyah saçlı kadının sözleri üzerine de durumu biraz toparladığını ya da toparlayabileceğini de idrak etti.

    "Sesim biraz gür çıkıyor kusura bakmayın hehehe. Siyah saçlı hanımefendiyle ufak bir yanlış anlaşılma yaşandı hehehe. Ummm siyah saçlı diyorum da hala isminizi sorma fırsatı bulamadım kusura bakmayın hehehe. Neyse gideyim de odamda bekleyeyim ben hehehe. Tekrar teşekkür ederim." diye konuşup durumu toparlaya çalıştı. Arkasını dönüp odasına giderken de birden aklına bir şey geldi ve kızıl saçlı resepsiyoniste kafasını çevirdi.

    "Ummm siparis ettiğim egzotik içecek ve adaya özgü ot ne zaman gelecek acaba hehehe. Halay çekerken enerjimin bir kısmını harcadım da hehehe. Enerjim hala yerinde olsa bile uzun bir yolculuğa çıkmadan önce buranın güzelliklerinin tadını çıkarmak istiyorum. İlerde bir daha böyle güzellikleri ve atmosferi ne zaman bulurum bilmiyorum hehehe." diyip kadına bakarken koridorda ilerlerken merdivenlere doğru yürümeye devam etti.

Mehumetu odasına dönerken koridorda yankılanan adımları, otelin sessiz atmosferine aykırı bir şekilde duyuluyordu. Odaya vardığında kapıyı yavaşça kapattı ve beklemeye koyuldu. Merdivenlerden kayarak inmenin ve bağırarak durumu toparlamaya çalışmanın ardından kalbindeki heyecan hafif de olsa devam ediyordu. Odada kısa bir süre geçti. Sessizliği, kapının tıklatma sesi bozdu.

Siyah saçlı kadın, şimdi kapının önünde duruyordu. Yine kendisine has profesyonel bir havası vardı. Kadının boyu ortalama yükseklikteydi, vücudu ise olgun gözüküyordu. Soğukkanlı ve kontrollü bir tavırla içeri adımını attı. Elinde bir şişe tutuyordu. "Egzotik içeceğiniz. İsmi `Şeytan Meyvesi Gibi.`" masaya doğru kıvırtarak yürüyüp şişeyi masaya bıraktı. Elini göğüs arasına sokup bir bez parçası çıkarttı. Onu da masaya koydu.

Xp ve ödül:

    Mehumetu odasına girdiği gibi yatağına çöküp oturdu. Odada pot kırdığı yetmezmiş gibi otelde de pot kırmıştı. Gecenin bir vakti istemese de gürültü yapıp çevreyi rahatsız etmişti. Yatağında oturup düşüncelerine daldığı sırada ise siyah saçlı kadın gelip kapıyı tıklatıp içeri girmişti.

    Mehumetu kendinden emin ve profesyonel duran siyah saçlı kadını alıcı gözüyle baştan aşağı süzdü. Boyu ortalama olsa da olgun ve dolgun gözüken bir kadındı. Gerçi biraz soğukkanlı ve kontrollü biriydi. 'Üfff yine aldık başımıza belayı. Her gittiğim yerde ya ilginç bir insanla karşılaşıyorum ya da ilginç bir olaya denk geliyorum. Cenabet miyim neyim bilmiyorum ama olan oldu. Bir kere de değil ki yaptığım saygısızlık en az üçü geçmiştir. Çocukluğumdan beri ortamı okumayı bi öğrenemedim ki üffff. Babam da eski eşim de bu konu da beni çok azarlardı. Neyse artık başa gelen çekilir. Battı balık yan gider' diye kendi kendine kızarken kadının  elindeki şişeyi kıvırta kıvırta masaya götürüp koyuşunu izledi. Ardından da dolgun göğüslerinin arasından bir bez çıkarıp masaya koyuşuna da tanık oldu.

     Siyah saçlı kadının lafa girmesiyle ve içkinin isminin bu da "Şeytan meyvesi gibi" demesiyle Mehumetu ayağa kalktı. Masaya doğru gitti ve şişeyi alıp kapağını açtı. Biraz koklayıp aromasını içine çekti. Mehumetu da içki yapmaktan az çok anlardı ve kaliteli mi değil mi anlardı. Kendisi doğanın ürünlerinden anlar. Onları nasıl yetiştirip işleyeceğini iyi bilirdi. Aromayı burnunda hissederken masanın çekmecesini açtı ve masaya iki bardak koydu. Ardından bez parçasına uzanıp içinde ne olduğunu görmek için sağa doğru açtı.

    Siyah saçlı kadına dönüp "Dediğim ve söz verdiğim gibi bırakın bu gece ben sizi özel hissettireyim. Söylediğim tüm sozlerde samimi ve içtendim. Bu güzel kadını yanlış anlayıp kırdığım için özür dilerim. Bu gece Mehumetu sizin hizmetinizdedir. Lütfen benimle birlikte bu içkinin tadını çıkarın" diyip şeytan meyvesi gibi içkisini bardaklara doldurdu. Doldurduğu ilk kadehi ise nezaket kuralı gereğince siyah saçlı kadının önüne servis edip en son kendi bardağını aldı.

Mehumetu, kadının getirdiği içkiyi kokladığında, burnuna daha önce hiç karşılaşmadığı bir aroma çarptı. İçkinin kokusu, tanıdığı bitkilerden ya da alışık olduğu doğa ürünlerinden çok farklıydı. Hafif tatlımsı ama aynı zamanda keskin bir egzotik esans vardı, sanki burnunu tırmalayan ve aynı anda serinleten bir karışım. Bu, karışımda tanıdık koku olan deniz börülcesi olduğunu fark etti Mehumetu.

Deniz börülcesi, sıcak iklime sahip adalarda kıyı kenarlarında ve durgun bölgelerde yetişiyordu. Bunun yanında 40 santimetreyi geçmeyen küçük, parlak yeşil çalılar halinde kendiliğinden yetişen bir türdür, detoks yapılırken kullanılır normalde. Onun dışında duyduğu farklı kokular konusunda South Blue’nun egzotik çeşitliliği karşısında tanıdık bir ipucu bulamamıştı.

Bezi açtığında ise tanıdık bir şeyle karşılaştı: Weedoski bitkisi. Bu bitkiyi adaya geldiği ilk gün öğrenmişti. Vücuda hafiflik verirken, zihne de kısa süreli bir rahatlama getiriyordu. Ancak, ertesi sabah baş ağrısı kaçınılmazdı.

Bardağı kadına doğru uzattı ve samimi bir şekilde konuştu ve içkiyi doldurdu. Kadına servis ettikten sonra, kendi bardağını da aldı.

Kadın, bardağı zarifçe eline aldı ve hafif bir tebessümle Mehumetu'ya baktı. "Teşekkür ederim," dedi. Ardından, alçak bir sesle devam etti, "Sizi yanlış anladığımı fark ettim. Özel misafirin anlamını bilmiyordunuz. Sanırım size önceden daha açık olmalıydım. Ama buraya yeni gelmişsiniz, ne zaman ve nerelerden geldiniz?" diye sordu, meraklı bir tavırla Mehumetu'yu süzerek.

xp ve ödül:

    Mehumetu burnuna gelen keskin kokuyu içine çekerken bu durumun tadını iyice çıkardı. Bilmediği ve keşfetmediği şeyler her zaman ilginç olmuştu ve bunları öğrenmenin verdiği keyif paha biçilemezdi. 'Hmmmm demek ki içinde deniz börülcesi var. Değişik bir seçim olmuş. Acaba tadı nasıldı hehehe.' diye kendi kendine düşündü.

    Bezi açtığında ise beklediği ot karşısındaydı. Weedoski isimli bir bitkiydi ve cidden kendisini merak ediyordu. Ama şu an denemek için doğru zaman değildi. Hafiflik ve rahatlama sonraya kalabilirdi. Bezi katlayıp çantasına sonradan atmak için masanın bir köşesine itti.

     Kadının bardağı aldığını ve hafif bir tebessümle söze girerken Mehumetu kadının vücudunu baştan sona izledi ve ortamın havasını okuyup ona uygun şekilde davranmaya başladı. Siyah saçlı güzel kadının teşekküründen ve sözlerinin bitiminden sonra ise yüzünde çapkın bir gülümsemeyle söze girdi.

    ''Kusura bakmayın asıl kendini yanlış anlatan kişi benim hehehe. Odunluğuma verin uzun süredir yollarda olduğumdan dolayı insan ilişkilerinde beynim sanırım biraz geriledi hehehe.'' sözleriyle kendini yerip affettirmeye çalışırken kadını moda sokmaya çalışıyordu. Sözlerine kaldığı yerden devam etti.

    ''Özel misafir beklediğim doğru fakat dediğim gibi sizin gibi güzel bir kadının özel biri olduğunu fark edemeyecek kadar kör biriydim. Sizin açık olmanızdansa benim bekleyip durumu kavramam gerekirdi hehehe. Evet buraya yeni geldim. Daha 1 gün oluyor ve kendimi plajdaki eğlenceye çok çabuk kaptırdım hehehe. West blue denizindeki Rinji adasından yolculuğum başlayıp çeşitli yerler göre göre en son South blue denizindeki bu adaya geldim. Sizin gibi güzel ve özel biriyle karşılaşmak da benim iyi şansımdı hehehe.'' diye sözlerine devam ederken sandalyesini iyice kadına yaklaştırdı. İçkisini de hafif hafif yudumlamaya başlayıp sohbetine devam ederken kendini gecenin getireceği ilginç olaylara ve sırlara bıraktı.

Mehumetu'nun sandalyesini kadına doğru yaklaştırmasıyla, aralarındaki mesafe iyice kapanmıştı. İkisi de bardağından aldıkları egzotik içeceği yudumlarken, odadaki hava hafifçe ağırlaştı. İçtikleri içeceğin tadı, adeta dilin üzerinde dans ediyordu. Hafif bir tatlılıkla başlıyor, dilin ucuna yumuşak bir meyve dokunuşu bırakıyordu; ardından, boğazdan aşağıya doğru inerken keskin bir serinlik hissi bırakıyor, bu serinlik içi serinletmekten çok vücuda enerji yayıyordu. Sanki içtikleri her yudum, damarlarından akan kanı hızlandırıyor, vücut ısısını hafifçe yükseltiyordu.

Kadın, bacaklarını yavaşça kaldırıp Mehumetu’nun kucağına uzattı. Her ikisi de ayrı sandalyelerde oturmalarına rağmen bu yakınlık, aralarındaki enerjiyi daha da arttırıyordu. Sohbetin ilerleyen dakikalarında Mehumetu kendisinden ve gittiği yerlerden bahsetti. Kadın, bardağından bir yudum daha alıp hafif bir tebessümle Mehumetu'ya döndü. "Sizi tanımak hoşuma gidiyor, Mehumetu," dedi usulca. "Özellikle de West Blue'dan gelmiş olmanız... İkimiz için de ortak bir nokta."

Mehumetu gezip gördüğü yerlerden bahsetmeye devam etti. Rinji Adası'ndan başlayan yolculuğu, West Blue'nun tehlikeli sularında geçirdiği zamanlar ve sonrasında South Blue'nun daha egzotik havasına dalışı... Kadın onu dikkatle dinliyordu, gözleri hayranlık ve merakla Mehumetu'yu süzüyordu.

Aralarındaki sohbet ilerlerken kadın, konuşmanın seyrini birden değiştirdi. "Aslında burada para biriktiriyorum," dedi. "150 bin belliye ulaştığımda, buradan ayrılacağım. Göksel Zirve Turnuvası'na katılmak istiyorum." Kadın, gözlerinde bir hırs parıltısıyla devam etti. "Duyduğuma göre, 30 bin belli gibi bir ücretle turnuvaya katılabiliyormuşsun. West Blue'da, Göksel Zirve adında bir yer var. Turnuvanın kazananına bir Şeytan Meyvesi veriyorlarmış. İkinciye ise 700 bin belli ödül var. Üçüncü olan, rivayete göre, 50 yıl önce Grand Line’da efsanevi bir savaşçı tarafından kullanılmış bir savaş baltasını kazanıyor."

Kadın, kararlılığını daha net ortaya koyarak konuşmasına devam etti: "Dövüş sanatlarında eğitim aldım. Büyükbabam, Doğu'nun küçük bir köyünde, özel bir dövüş stilini geliştiren bir ustaydı. O stili öğrenip şimdi bu turnuvaya katılmak için hazırım. Belki sen de bana katılırsın? Birkaç güne parayı tamamlayıp yola çıkacağım."demişti. Sonra bacaklarını Mehumetu'nun kucağından indirip yumuşak bir şekilde yatağın üstüne kayarak yattı. Tek bacağını hafifçe kaydırıp kıyafetin bacağının üstünden yavaşça kayarak açılmasına izin verdi. Bir bacağı boydan boya gözüküyordu artık. Yatakta yarı oturur şekilde dururken çıplak bacağı ile davetkar bir şekilde gülümsüyordu.

XP ve Ödül Dağıtımı::

    Mehumetu anlattığı şeylerin siyah saçlı kadında bir ilgi uyandırdığını görünce iyice mutlu olmuştu. İçkinin verdiği rahatlama ve canlanma ile de iyice atmosfere ayak uydurmuştu. Anlattığı ve yaptığı hareketler ile siyah saçlı kadın ile gitgide daha da yakınlaştı. Bacaklarını kucağından indirip yatağa geçerken kadının hareketlerini izliyordu. Yumuşak bir şekilde yatağa yatışını izleyip elbisesini sıyırışını izledi. Çıplak ve süt gibi beyaz bacağını görüp davetkar bir şekilde sallayışıyla birlikte Mehumetu ayağa kalktı ve alkolün verdiği etkiyle birlikte yatağa doğru yürümeye başladı.

    ''Benim de sizi tanımak hoşuma gidiyor hehehe. Demek sen de West Blue'dan geldin. Evet çok ortak noktamız varmış hehehe. 150bin belli topladığında ise turnuva için buradan ayrılacaksın demek ki hehehe. Hem de ödül birinciye şeytan meyvesi, ikinciye 700bin belli ve üçüncüye de rivayete göre 50 yıl önce Grand line'da efsanevi bir savaşçı tarafından kullanılmış bir savaş baltasımıymış hehehe. Cidden ilginç ödüllermiş heeee!!!'' Mehumetu yürürken neşeli bir şekilde konuştu. Mehumetu'nun ise aklında bir şimşek çakmıştı. 'Ulan benim bir sonraki rotam belli değil. Acaba gidip bende mi şu turnavaya katılsam. Belki birinci olamasam bile üçüncü olabilirim. Olamasam bile de her türlü ilginç insan ve ilginç değişik eşyalar oraya toplanır. İyi olur iyi benim için hehehe...' diye düşündü. Yatağa yaklaştığında ise kadının yanına yavaşça uzandı ve sözlerine devam etti.

     ''Tanışmamızın üzerinden çok uzun zaman geçmese bile iyi yakınlaştık hehehe. Gerçi isminizi sorma fırsatım bile olmadı aramızdaki yanlış anlaşılma ve çekim o kadar mükemmel ve olağandışı bir şekilde ilginçti ki hehehe. Demek dövüş sanatları uzmanısınız hehehe. Odadan çıkarken ki hızınızdan ve üzerinize düşerken ki çevikliğinizden mükemmel bir savaşçı olduğunuzu anlamıştım hehehe.'' siyah saçlı kadının hareketlerini hem övdü hem de güzel iltifatlar sergiledi ve beklemeden sözüne devam etti.

    ''Teklifin yeteri kadar cazip geldi ve gezgin birine sunabilecek her şeyi bu gece sunuyorsun bu da sana düşmemde en büyük etken hehehe. Ben de bir kaç gün buradayım ve gideceğim yeri henüz kararlaştırmamıştım. Turnuva da kulağa ilginç geliyor. Ne dersin sen parayı topladıktan ve hazır olduktan sonra beraber yola çıkıp adaya gideriz. Hem orada yalnız da kalmazsın hem de ben de yalnız şekilde yola çıkmamış olurum hehehe. Turnuvaya da katılırsam eğer beraber katılırız hehehe. Hem sana da yardımcı olabilirim ve duruma göre birbirimizin sırtını koruruz hehehe. Bu bir kaç günde ben de adada uğraşacak bir şeyler bakarım hehehe.'' diye kadının gözlerine bakarak sözlerini ipe dizdi.

     ''Neyse sen bu dediklerimi bir düşün. Daha fazla konuşarak atmosferi de bozmayayım. Daha az söz daha fazla icraat. Bu gece özel misafiriniz Mehumetu hizmetinize amade...'' dedikten sonra sol kolunu kadının beline doladı ve kendine yaklaştırdı. Ardından hamle yaparak kadının üstüne çıkıp siyah saçlı kadını altına aldı. Siyah saçlı kadının gözlerinin içine bakarken şehvetli bir şekilde gülümsedi ve sol bacağının diz kapağının kadının bacaklarının arasından geçirip yatağa koydu.

Mehumetu kadının turnuvaya katılma planlarını öğrenirken, konuşmaları daha da derinleşmişti. İçtiği egzotik içeceğin serinletici etkisi ve alkolün hafifçe başını döndürmesiyle, kadının teklifini düşünmeye başladı. Ben de turnuvaya katılsam mı acaba? diye kendi kendine sormuştu. Üçüncü olsam bile, o efsanevi savaş baltasını kazanmak güzel olur. Üstelik ilginç insanlarla tanışırım, enteresan şeyler öğrenirim, diye düşündü. Kadının dövüş yeteneklerinden bahsettiğini duyduğunda ise, ona doğru yaklaştı ve gülümsedi. Daha tanışalı çok olmadı ama iyi anlaştık. Dövüş sanatlarında ne kadar iyi olduğunuzu zaten fark ettim, dedi ve kadına övgüler yağdırarak ismini sorarak sohbeti sürdürdü. Kadın isminin Yun Zhi olduğunu öğrendi.

Turnuvaya katılmanın kendisi için cazip olduğunu düşündü ve teklife sıcak baktığını belirtti. Sen parayı topladıktan sonra beraber yola çıkarız. Hem turnuvada yalnız kalmazsın, hem de ben de yalnız yola çıkmamış olurum. Birbirimizin arkasını kollarız, ne dersin? diye sordu.

Kadın ise "Olur, iki gün sonra beraber yola çıkabiliriz o zaman." demişti. İki tarafta turnuvada karşı karşıya gelme ihtimallerini düşünmekten kaçındı. Ancak vakti gelince bu ihtimalin de konuşulması gerekecekti. Ama şuan sadece birbirlerine odaklanmayı tercih ettiler.

Kadın Mehumetu’nun bu önerisini dinlerken, atmosfer daha da yoğunlaştı. Mehumetu, sözlerine bir son vererek, Bu dediklerimi bir düşün. Daha fazla konuşarak atmosferi bozmayalım. Bu gece hizmetinize amadeyim, diyerek kadının yanına uzandı. Ardından, gecenin karanlığına ve birbirlerine teslim oldular. Ateşli ve yorucu bir gece olmuştu. Zevk çığlıkları camları titretmişti...

Sabah olduğunda, gece uzun geçmişti. Kadın üstünü giyerken teşekkür ederek, "İki gün sonra hazır olduğumda size haber veririm," dedi. Ve veda edip odadan çıktı.

Mehumetu handaki sabah kahvaltısında, küçük bir tabakta jambon, peyir, reçel ve taze ekmek eşliğinde kahve veya çay içti.

Mehumetu'nun önünde iki günlük bir boşluk vardı ve bu süreyi nasıl değerlendireceğini one kalmış. Şimdi, iki gün boyunca neler yapacağı üzerine kararlar almak için planlarını şekillendirmesi gerekiyordu.

Time skip:

XP ve Ödül Dağıtımı::