[ALTIN KEDİ KORSANLARI] Osuruğun Bedeli

Denizlerin en yakışıklı, en seksi, en karizmatik kaptanı Hanzo'nun Mırumıru'ya olan tepkisine karşı kahkaha atarak cevap vermişti. Onun bu duruma şaşırabileceğini biliyordu, zira ilk başta kimse Mırumıru'nun bir insan olduğunu tahmin etmiyordu. Hanzo'nun kendisinden özür dilemesiyle birlikte yavaş yavaş kahkahasını da dindirmeye başladı. Ödül mamasını gördüğünde, kaptanın da gözleri açıldı. "Gene dört ayak üstüne düştün Mırumıru! Hanzo Amca yanında ödül maması taşıyormuş!" Diyerek güldü. Sonrasında gözlerini tekrardan denize dikti, ancak gözleri bir süre orada kalabildi. Hanzo Amca'nın kendisine karşılık konuşmaya girmesiyle, gözlerini adamın gözlerine kenetledi.

Hanzo Amca'nın korsanlar hakkında söylediği şeylere karşı gülmeye başladı. Belki de gerçekten gerçek bir korsan değildi Chameleon. Hanzo Amca'ya karşı gülümsedi, "Biz dostluğa önem veririz Hanzo Amca. Düşmanımız olmadığı sürece, kimseye bir düşmanlık beslemiyoruz. Dostumuz olmaya karar verirsen, sen de tayfamızın bir üyesi olabilirsin. Biz dostlarımızı korur kollarız, onlar için üzülürüz, onlar için seviniriz." dedi. Sonrasında hafifçe ciddileşen yüzüyle birlikte, sadece avcunun içinde tuttuğu bastonunu hafifçe kavradı. "Ama dostlarıma dokunan olursa, o zaman gerçek bir korsandan çok daha kötü olurum." Diye ekledi.

Konuşmaları bittiğinde, uzun bir sessizlik hükmetmeye başladı. Bu sessizliği bozan ise, Hanzo Amca'nın gazetesini çıkarması oluyordu. Denizlerin en yakışıklı, en seksi, en karizmatik ve en dinleyici kaptanı bir kafa hareketiyle sesli okuması için onaylamıştı. Karaborsacı Pedro'nun haberi geçtiğinde daha dikkatli dinlemeye başladı. "Keşke onun meyvesinin gücü ben de olsa. O ansiklopedileri elimde tutmayı çok isterdim. Bu tarz şeylere çok fazla ilgim var, ticareti de çok seviyorum. Bir gün bu denizlerin gördüğü en zengin korsan olacağım." Diyerek duyduğu habere bir karşılık vermişti. Hem Hanzo ile muhabbet açmaya çalışıyor, hem de onu dinliyordu bir yandan. "Lulusia mı? Oraya gitmiştik, iki ay önce sanırım. Yine oraya mı gidiyoruz ki?" Diye cevap verdi. Bir yandan da sandallarda duran herkesin suratına bakmaya başladı, bir cevap arıyordu.

Altın kedi Mırumıru, ödül mamasını hızlıca kapıp yemeye başladığında, Chameleon ona bakarak şansını övmüştü. Belki de Mırumıru gerçekten de altın kedidir. Zaten başka ne olacaktı ki? Altın kedi olmasa tayfalarının ismini neden Altın Kedi koysunlardı ki? Mırumıru, bir süre daha mamayı mideye indirip temizliğini yaptıktan sonra tekrar kedi formuna geçip yaşlı adamın kucağına yerleşti. Tüylerini temizlerken, "Biz böyle korsanlarız!" diyerek ihtiyarın sorusuna yanıt verdi. Bu sırada, aç karnını doyurmuş ve keyif içinde kendini temizlemeye devam ediyordu; iki sandal arasında en rahat olanın o olduğu kesindi.

Chameleon ve yaşlı adam Hanzo arasında yavaş yavaş bir sohbet gelişti. Chameleon, Altın Kedi Korsanları'nın dostluk üzerine kurulu bir tayfa olduğunu ve sadece düşmanlarına düşmanca davrandıklarını anlattı. Hanzo, kaptanı dikkatle dinliyordu. Korsan tayfasına katılmak isteyen dostlara her zaman açık olduklarını, fakat dostlarına zarar vermeye kalkanlara karşı acımasız olacaklarını vurgulayan Chameleon, bastonunu hafifçe sıkarak bu sözlerini daha da ciddiyetle ifade etti.

Hanzo, Chameleon’un tayfalarına katılma teklifine başını sallayarak cevap verdi. Ardından elini sandalın kenarına koyup, denize doğru bakarak hafifçe iç çekti. "Anladım..." dedi. "Ben her zaman iki çeşit korsan olduğuna inanırım. İyi korsanlar ve kötü korsanlar. Bu yüzden bir korsanla karşılaştığımda, onların iyi mi kötü mü olduğunu anlamaya çalışırım." O an gözleri ufka doğru kaymış, sanki geçmişten bir şeyler hatırlıyormuş gibiydi. Sonra tekrar Chameleon’a döndü. "Ve bence siz ilk sınıfa giriyorsunuz. Sizin dostunuz olmaktan büyük zevk duyarım Altın Kedi Korsanları. Ancak tayfanıza katılma teklifinize ne yazık ki olumlu cevap veremem." Mahcup bir gülümsemeyle devam etti: "Benim başım bağlı." Bu sözleri söylerken kısa bir süreliğine gözleri tekrar uzaklara dalmış gibiydi. "Umarım gelecekte dost olarak kalabiliriz."

Bir süre sonra yaşlı adam tekrar konuşarak Chameleon’un bastonuna dikkatle baktı. "Elindeki baston ilginç duruyor. Bir bakabilir miyim?" diye sordu. Chameleon, bugüne kadar kimseye bastonunu vermemişti, tayfasındaki kimse de istememişti. Hanzo’nun bu talebi farklıydı ve bastonu inceleme fırsatını sunabilirdi..

Mırumıru ise bu sırada temizliğinin %20’sini tamamlamış, tüylerini özenle temizlemeye devam ediyordu. Onun pütürlü dili ve dezenfekte edici tükürüğü sayesinde tuzlanmış tüyleri eski parlaklığına kavuşuyordu.

Bir süre sonra gazete okurken Chameleon'un ansiklopediler hakkındaki yorumunu dinlemişti. "Pedro.. Denizciler için cidden baş ağrısı bir korsan. Bütün dünya ekonomisinin içine etti herif. Ayrıca dediğin gibi meyvesi o kadar etkili ki arkasında iz bırakmıyor. Arkadaşlarımın söylediğine göre nerede olduğu bilinmiyormuş. Tek kişi mi bir grup mu olduğu da bilinmiyor. Görünüşü ve gerçek isminin Pedro olup olmadığı da bilinmiyor... Gerçekten ilginç bir korsan." Demişti.  

Kaptan, Lulusia Krallığı ile alakalı sorusuna Smith yandan cevap verdi. "Kaptan oraya gitmek birkaç gün sürer" demişti. Lulusia Krallığı Smith'in  memleketiydi. Onunla orada karşılaşmışlardı. Marangoz dükkanı sokaklarındaki bir çete darafından dağıtılmıştı. Büyük borcu vardı. Altın kediler Smith'i de alıp krallıktan kaçmıştı. Şuan yaklaşık 5 milyon beli kadar borçluydu Smith. Hatta faizi de binip duruyordu. Gerçi kimin umrunda..

Hanzo cevap verdi. "Yok krallık uzak. Sanırım bu sabahki fırtına fırtına değilmiş de depremmiş. Gazete basım tarihi bu sabahı gösteriyor. Büyük dalgalar Lulusia'ya vurmuş olmalı. Bana da fırtına olmak için çok tuhaf gelmişti. Ancak Lulusia'ya gitmiyoruz." Gazeteyi katlayıp koltuk altına koydu. "Yakında ufak bir ada var. Küçük bir köye sahip. Amacımız oraya gitmek. Gece de yol alırsak güneş doğmadan varmış oluruz. Ayrıca orada aksi bir doktor tanıyorum. Korsanlardan nefret eder ancak ben konuşursam yardım edebileceğini düşünüyorum." dedi.

Gazete okuduktan bir süre sonra tekrar sessizliği bozan Hanzo başka bir şey söylemişti. "Aslında bu yaşlı adamın fikrinden rahatsız olmazsanız bir şey diyeceğim, sizler tüccar gurubu falan da olabilirsiniz. Korsan olmanız şart değil bence. Hem Denizcilere ters düşmezsiniz hem de yine de denizin en zengini olabilirsiniz. Altın Kedi Tüccarları da kulağa hoş geliyor. Eğer böyle bir şeye karar verirseniz yardımcı olabilirim. Kafanızda ödül varsa sorun değil. Dürüst olmak gerekirse üst rütbe denizci arkadaşlarım var. Başınızdaki ödülleri de sildirebilirim." Demişti. Teklifinde ciddi ve kararlı gözüküyordu.

XP Dağıtımı::

Ödül Dağıtımı: