[MEHUMETU] Göksel Zirve Turnuvası
4 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
[MEHUMETU] Göksel Zirve Turnuvası
West Blue’nin kalbinde yer alan Bolivada adası, yeşil ormanlarla kaplı devasa dağları ve tropikal iklimiyle tanınıyordu. Adanın üzerindeki tarikatlar, bölgenin en güçlü dövüş sanatlarını öğretiyor, içten içe birbirleriyle rekabet ediyorlardı. Her bir tarikatın kendine özgü bir dövüş stili vardı, bu stiller adada hem saygı hem de korkuyla anılıyordu.
Son Tengoku, bu adanın karmaşık dövüş sisteminin tam ortasında, bir zamanlar dedesinin yönettiği küçük bir tarikatta Kung-Fu öğrenmişti. Dedesinin öğretisi, maymun stiline benzeyen bir dövüş sanatına dayanıyordu: Maymun Kral Stili. Bu stil, çeviklik, hızlı refleksler ve doğanın enerjisiyle uyum içerisinde hareket etmeyi gerektiriyordu. Ancak dedesi öldükten sonra tarikat dağıldı, ve Son Tengoku, kendisini adanın merkezine taşınarak Taitei adındaki efsanevi keşişin öğrencisi olarak buldu. Taitei, tam 93 yaşındaydı ve adanın en bilge insanı olarak tanınıyordu. Ayrıca Tengoku'nun dedesiyle eski arkadaştı.
1. Erik Çiçeği Tarikatı:
Bu tarikat, zarif ve ölümcül bir dövüş sanatı olan Erik Dalı Tekniği'ni öğretiyordu. Dövüşçüleri, çiçeklerin savrulma hareketini taklit eden keskin ve ani darbeler kullanarak rakiplerini alt ederdi.
2. Göksel Fırtına Tarikatı:
Bu tarikat, yıldırım hızıyla saldırı yapmayı içeren Göksel Fırtına Tekniği'ni geliştirirdi. Dövüşçüler, gökyüzü ve yıldırımla bağlantı kurarak neredeyse bir fırtına kadar yıkıcı darbeler indirebilirlerdi.
3. Ejderha Pençesi Tarikatı:
Ejderha’nın gücünü taklit eden bu tarikat, sert ve yıkıcı darbelerle biliniyordu. Ejderha Pençesi dövüşçüleri, rakiplerinin zayıf noktalarına ölümcül saldırılar yaparak rakiplerinin iç dengesini bozardı.
4. Sessiz Gölge Tarikatı:
Bu tarikatın öğrencileri gölge gibi sessiz ve neredeyse görünmezdi. Gölge Yürüyüşü Tekniği, görünmezlik ve hızlı hareketle düşmanların fark etmeden etkisiz hale getirilmesini sağlardı.
5. Altın Aslan Tarikatı:
Bu tarikat, gücünü vahşi aslanlardan alan bir dövüş stili olan Altın Aslan Tekniği'ni öğretirdi. Fiziksel güç ve dayanıklılık üzerine kurulu bu teknik, dövüşçülerinin adeta bir canavar gibi savaşmasını sağlardı.
Son Tengoku, Maymun Kral Stili'yle, bu tarikatlardan her biriyle kıyaslanabilecek bir yetenek geliştirmişti. Ancak asıl sınavı, bir gün sonra başlayacak olan Göksel Zirve Turnuvası'ydı. Bu turnuva, adadaki tüm tarikatlar arasında düzenleniyor ve kazananına, söylentilere göre, nadir bir Şeytan Meyvesi verilecekti. Bu ödül, her bir tarikat için büyük bir fırsat demekti; bu yüzden her biri, en iyi öğrencilerini turnuvaya göndermişti. Son Tengoku da Taitei'nin en iyi öğrencisi olarak seçilmişti.
Şu anda, turnuvaya sadece bir gün kala, Son Tengoku, adanın ormanlık bölgesinde, bir nehrin içinde antrenman yapıyordu. Ancak Taitei'nin verdiği antrenmanlar, sıradan bir dövüş sanatları eğitimi değildi. Keşiş, Tengoku'ya sürekli absürt fakat son derece zorlayıcı egzersizler yaptırıyordu.
Bugünkü eğitim de aynı diğerleri gibi zorlayıcıydı. Taitei, Tengoku’nun iki omzuna da birer bardak su koymuştu. Dizlerine kadar gelen suda bardaktaki suları dökmeden hızlıca eğilecek. Suyun altındaki balıklardan birini tutup geri çıkacaktı. Bunu o kadar hızlı yapmalıydı ki bardaklar düşmeye başlamadan geri doğrulmuş olmalıydı. En sonunda balığı zapt ederken de bardakları omzunda dökülmeden durmalıydı.
Bu sırada Taitei'nin kendisi de nehrin üstündeki ufak bir kayanın üstünde tek ayak üstüne durup ağır hareketlerle bir şeyler yapıyordu. Meditasyon desen değil antrenman desen değil... Keltoş kafasında küçük bir serçe duruyordu.
Tengoku henüz balığı yakalamayı başaramamıştı. İlk önce suyu dökmeden eğilip kalkma konusunda kendisini geliştirmesi gerekiyordu.
Son Tengoku, bu adanın karmaşık dövüş sisteminin tam ortasında, bir zamanlar dedesinin yönettiği küçük bir tarikatta Kung-Fu öğrenmişti. Dedesinin öğretisi, maymun stiline benzeyen bir dövüş sanatına dayanıyordu: Maymun Kral Stili. Bu stil, çeviklik, hızlı refleksler ve doğanın enerjisiyle uyum içerisinde hareket etmeyi gerektiriyordu. Ancak dedesi öldükten sonra tarikat dağıldı, ve Son Tengoku, kendisini adanın merkezine taşınarak Taitei adındaki efsanevi keşişin öğrencisi olarak buldu. Taitei, tam 93 yaşındaydı ve adanın en bilge insanı olarak tanınıyordu. Ayrıca Tengoku'nun dedesiyle eski arkadaştı.
Adada beş ana tarikat vardı:
1. Erik Çiçeği Tarikatı:
Bu tarikat, zarif ve ölümcül bir dövüş sanatı olan Erik Dalı Tekniği'ni öğretiyordu. Dövüşçüleri, çiçeklerin savrulma hareketini taklit eden keskin ve ani darbeler kullanarak rakiplerini alt ederdi.
2. Göksel Fırtına Tarikatı:
Bu tarikat, yıldırım hızıyla saldırı yapmayı içeren Göksel Fırtına Tekniği'ni geliştirirdi. Dövüşçüler, gökyüzü ve yıldırımla bağlantı kurarak neredeyse bir fırtına kadar yıkıcı darbeler indirebilirlerdi.
3. Ejderha Pençesi Tarikatı:
Ejderha’nın gücünü taklit eden bu tarikat, sert ve yıkıcı darbelerle biliniyordu. Ejderha Pençesi dövüşçüleri, rakiplerinin zayıf noktalarına ölümcül saldırılar yaparak rakiplerinin iç dengesini bozardı.
4. Sessiz Gölge Tarikatı:
Bu tarikatın öğrencileri gölge gibi sessiz ve neredeyse görünmezdi. Gölge Yürüyüşü Tekniği, görünmezlik ve hızlı hareketle düşmanların fark etmeden etkisiz hale getirilmesini sağlardı.
5. Altın Aslan Tarikatı:
Bu tarikat, gücünü vahşi aslanlardan alan bir dövüş stili olan Altın Aslan Tekniği'ni öğretirdi. Fiziksel güç ve dayanıklılık üzerine kurulu bu teknik, dövüşçülerinin adeta bir canavar gibi savaşmasını sağlardı.
Son Tengoku, Maymun Kral Stili'yle, bu tarikatlardan her biriyle kıyaslanabilecek bir yetenek geliştirmişti. Ancak asıl sınavı, bir gün sonra başlayacak olan Göksel Zirve Turnuvası'ydı. Bu turnuva, adadaki tüm tarikatlar arasında düzenleniyor ve kazananına, söylentilere göre, nadir bir Şeytan Meyvesi verilecekti. Bu ödül, her bir tarikat için büyük bir fırsat demekti; bu yüzden her biri, en iyi öğrencilerini turnuvaya göndermişti. Son Tengoku da Taitei'nin en iyi öğrencisi olarak seçilmişti.
Şu anda, turnuvaya sadece bir gün kala, Son Tengoku, adanın ormanlık bölgesinde, bir nehrin içinde antrenman yapıyordu. Ancak Taitei'nin verdiği antrenmanlar, sıradan bir dövüş sanatları eğitimi değildi. Keşiş, Tengoku'ya sürekli absürt fakat son derece zorlayıcı egzersizler yaptırıyordu.
Bugünkü eğitim de aynı diğerleri gibi zorlayıcıydı. Taitei, Tengoku’nun iki omzuna da birer bardak su koymuştu. Dizlerine kadar gelen suda bardaktaki suları dökmeden hızlıca eğilecek. Suyun altındaki balıklardan birini tutup geri çıkacaktı. Bunu o kadar hızlı yapmalıydı ki bardaklar düşmeye başlamadan geri doğrulmuş olmalıydı. En sonunda balığı zapt ederken de bardakları omzunda dökülmeden durmalıydı.
Bu sırada Taitei'nin kendisi de nehrin üstündeki ufak bir kayanın üstünde tek ayak üstüne durup ağır hareketlerle bir şeyler yapıyordu. Meditasyon desen değil antrenman desen değil... Keltoş kafasında küçük bir serçe duruyordu.
Tengoku henüz balığı yakalamayı başaramamıştı. İlk önce suyu dökmeden eğilip kalkma konusunda kendisini geliştirmesi gerekiyordu.
- Taitei:
- Not:
- Yeni konunuz hayırlı olsun pasiflik süresini seçin: 48, 72, 96 saat
En son West Blue Anlatıcı tarafından Paz Ekim 20, 2024 10:03 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
West Blue Anlatıcı- Anlatıcı
- Mesaj Sayısı : 36
Kayıt tarihi : 30/07/24
Geri: [MEHUMETU] Göksel Zirve Turnuvası
Çok yakında hiçbir denizde eşi benzeri görülmeyen Göksel Zirve Turnuvası adeta kontrolden çıkmış bir fırtına gibi başlayacak ve turnuvaya katılan sayılmayacak kadar çok kişiden sadece biri zaferin altın meşalesini taşıyarak oradan ayrılabilecekti. Genel olarak beni ben yapan kibirli, ciddiyetsiz ve kurnaz kişiliğime rağmen ben bile günler geçtikçe heyecanlanmaya başlamış, içim içime sığmaz hale gelmiştim. Güçlü olanların lanetli, sürekli güçlü olduklarını kanıtlamak zorunda olmalarıydı. Eğer ben de kendimi güçlü görüyorsam, bunu kanıtlayacak; ustama, tarikatıma ve dedemin ruhu adına yaraşan bir zaferle geri dönecektim.
Sabahın köründe, daha karga bokunu yememişken kolumdan tutup beni her gün olduğu gibi ormana getirmesinden gün geçtikçe daha da bıkmaya başlamıştım bu ihtiyarın. Sinir bozucu bir velet kişiliğimin ağır bastığı iç dünyamda onun hakkında "Lanet Moruk! Bana dövüşmek dışında her şeyi öğretti be resmen, sanki dövüşte rakibe ağzımla kuş tutacağım!" diye düşünüyor ama kafama keşiş değneği yemek istemediğim için konuşmuyordum, en azından bir süreliğine. Yine de kibrimden ödün vermeden balıklardan birini yakalamak için hafif hareketlerle nehrin içinde ilerlemeye başladım.
Hiç istediğim gibi bir ortam oluşmadığından uzunca bir süre sabırla bekledim, fakat dakikalar geçtikçe sabrım tükeniyordu. En sonunda ıslanmasın diye dizlerime kadar sıvanmış paçalarımla nehrin içinde dolaşmaya devam etme kararı aldım. Kısa süre içinde bacağımda bir gıdıklanma hissedip aşağı baktım. Tam o sırada çıplak bacağımın dibinden sürünüp geçen bir mersin balığını yakalamak için nehre atılıverecektim. Ancak sağ omzumda duran bardağın sallanıp düşecek gibi olmasıyla aniden geri çıkıp tekrar dengede durmasını sağladım. Sonunda sabrım taştı ve inanılmaz sinirlerim bozulmuş şekilde ustama döndüm her zaman yaptığım gibi bir şebeklik yapıp ağzımın zihnimden hızlı hareket etmesine izin verdim;
"Olmuyor ulan bu lanet moruk! Artık beni böyle saçma sapan işler ile uğraştıracağına dövüştür, dövüşmek istiyorum be!"
Bu sözlerimden sonra aşağı yukarı nasıl bir tepki verebileceğini tahmin ediyordum, düşünmeden ettiğim laflar için pişman değildim, genelde hiçbir şeyden pişman olmadığım gibi, ama yine bir ton sopa yiyeceğim için kendime kızdım. Bir dahaki sefere düşünerek konuşmak için kafamın içinde kendimi tembihledim, muhtemelen yaptığım tek şey kendi kendime koyup asla uymayacağım 1000 kurala 1001'inciyi eklemek olmuştu.
Sabahın köründe, daha karga bokunu yememişken kolumdan tutup beni her gün olduğu gibi ormana getirmesinden gün geçtikçe daha da bıkmaya başlamıştım bu ihtiyarın. Sinir bozucu bir velet kişiliğimin ağır bastığı iç dünyamda onun hakkında "Lanet Moruk! Bana dövüşmek dışında her şeyi öğretti be resmen, sanki dövüşte rakibe ağzımla kuş tutacağım!" diye düşünüyor ama kafama keşiş değneği yemek istemediğim için konuşmuyordum, en azından bir süreliğine. Yine de kibrimden ödün vermeden balıklardan birini yakalamak için hafif hareketlerle nehrin içinde ilerlemeye başladım.
Hiç istediğim gibi bir ortam oluşmadığından uzunca bir süre sabırla bekledim, fakat dakikalar geçtikçe sabrım tükeniyordu. En sonunda ıslanmasın diye dizlerime kadar sıvanmış paçalarımla nehrin içinde dolaşmaya devam etme kararı aldım. Kısa süre içinde bacağımda bir gıdıklanma hissedip aşağı baktım. Tam o sırada çıplak bacağımın dibinden sürünüp geçen bir mersin balığını yakalamak için nehre atılıverecektim. Ancak sağ omzumda duran bardağın sallanıp düşecek gibi olmasıyla aniden geri çıkıp tekrar dengede durmasını sağladım. Sonunda sabrım taştı ve inanılmaz sinirlerim bozulmuş şekilde ustama döndüm her zaman yaptığım gibi bir şebeklik yapıp ağzımın zihnimden hızlı hareket etmesine izin verdim;
"Olmuyor ulan bu lanet moruk! Artık beni böyle saçma sapan işler ile uğraştıracağına dövüştür, dövüşmek istiyorum be!"
Bu sözlerimden sonra aşağı yukarı nasıl bir tepki verebileceğini tahmin ediyordum, düşünmeden ettiğim laflar için pişman değildim, genelde hiçbir şeyden pişman olmadığım gibi, ama yine bir ton sopa yiyeceğim için kendime kızdım. Bir dahaki sefere düşünerek konuşmak için kafamın içinde kendimi tembihledim, muhtemelen yaptığım tek şey kendi kendime koyup asla uymayacağım 1000 kurala 1001'inciyi eklemek olmuştu.
_________________
- Spoiler:
Genel Özellikler
İsim: Son Tengoku
Cinsiyet: E
Yaş: 18
Irk: İnsan
Taraf: Gezgin (Henüz Korsan olmadı ama olacak)
Boy: 1.61
Kilo: 60 kg
Deniz: West BlueFiziksel Statlar:
Güç: C-0
Çeviklik-Hız: C-5
Dayanıklılık-İrade: F-5,3 (+0,3)
Farkındalık-Zeka: F-0
Karizma: F-0Pasif başlangıç yeteneği:
(6 özel puanınız var bu puanı ya meyveye, mesleğe, pasif yeteneklere ve dövüş yeteneğine paylaştırırsınız. İsterseniz herhangi birini seçmeyebilirsiniz) Verilen her puan 2 pasif yetenek seçmenize izin verir.
Parlak Öğrenci
Lider Ruhu
Dövüş Yeteneği:
Tekniğin Adı: Shaolin Kung Fu - Maymun Stili
Tekniğin Puanı: 5
Tekniğin Stili: Çeşitli
Teknikte Kullanılan Ekipman yada Ekipmanlar: Çeşitli
Tekniğin Açıklaması: Shaolin Kung Fu, yumruk, tekme, tutuş, fırlatma gibi çeşitli dövüş tekniklerini içerir. Aynı zamanda silah kullanımı (kılıç, mızrak, sopa gibi) ve boş el teknikleri de eğitimin önemli bir parçasıdır. Bu sanatın özel bir alt dalı olan Maymun Stili
Saldırının Adı: Ezen Darbe
Saldırının Adı: Delen Kayak
Saldırının Adı: Kasırga
Saldırının Adı: Siklon
Saldırının Adı: Ejder Tekmesi
Saldırının Adı: Maymun Kuyruğu
Saldırının Adı: Sağlı Sollu
Saldırının Adı: Surat Dağıtan
Saldırının Adı: Büyük Gösteri
Saldırının Adı: Daldan DalaMeyve Statları:
Meslekler:
İtemler:
Son Tengoku- Gezgin
- Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 20/09/24
Geri: [MEHUMETU] Göksel Zirve Turnuvası
Son Tengoku, sonunda sabrını tamamen yitirip, hocasına "Lanet moruk!" diye çıkışmıştı. Ancak ustası, öğrencisinin öfkeli çemkirmesine karşılık ilk başta sessiz kaldı. Bu sessizlik, fırtına öncesi bir durgunluk gibiydi. Ardından yaşlı adam, suya doğru bir adım attı, paçalarını hiç umursamadan ıslattı. Son Tengoku, olan biteni daha anlamadan ustası hızla eğilip, elinde koca bir balıkla birlikte tekrar doğrulmuştu. Hareket o kadar ani ve akıcıydı ki Tengoku'nun gözleri bile onu takip edememişti; yalnızca silik bir görüntü olarak belleğine kazınmıştı.
Ustası, kuyruğundan tuttuğu balığı havaya kaldırarak sergiledi. Balık, sağa sola çırpınarak kurtulmaya çalışıyordu. Yaşlı adam, "İşte böyle yapacaksın, seni lanet velet!" diye bağırarak balığı Tengoku'nun suratına fırlattı. Balık tam yüzüne yapışmıştı, bu darbe onu dengesizleştirip suya düşmesine neden olmuştu. Bir yandan suyun soğukluğu tüm bedenini sararken, diğer yandan hocasının sert çıkışı kulaklarında yankılanıyordu: "Bir şeyi de adam gibi yap!" Tengoku'nun darbenin etkisiyle burnu kızarmıştı. ve yüzünde hafif bir balık damgası şeklinde kızarıklık oluşmuştu.
Usta, suyun içinde yatmakta olan Tengoku'nun kulağından tutarak onu zorla ayağa kaldırdı. Ardından yerde duran iki bardağı alıp içine su doldurdu ve Tengoku’nun omuzlarına yerleştirdi. "Şimdi beni iyi dinle, seni lanet velet!" dedi sert bir sesle. Yaşlı adam, suyun içindeki balıkları işaret ederek, "Bak, orada balık var, orada balık var, ve orada balık var," diye ekledi. Ancak Son Tengoku, hocasının gösterdiği balıkların sadece bir tanesini zar zor görebilmişti; suyun yüzeyindeki yansımalar ve balıkların parlak pulları onu zorluyordu.
"Hızlı olmak yetmez," diye devam etti usta. "Hem iyi göreceksin hem de zihnini sakinleştireceksin. Hareketlerin pürüzsüz olmalı. Aşağı indiğinde bardaklar sanki havada duruyormuş gibi olacak. Balığı yakalayıp geri doğrulduğunda, bardaklar omuzlarına tam oturmuş olmalı." Sonra, "İstersen sana bir kez daha göstereyim," diyerek bardakları kendi omuzlarına yerleştirdi. Yaşlı bedeniyle inanılmaz bir hızla eğildi, suyun altına dalıp bir balık yakaladı ve doğruldu. Bardaklardaki sular titrememişti bile. Yaşlı adam sanki eğilmemiş de balık adamın eline ışınlanmıştı.
"İşte böyle!" diye bağırıp yakaladığı balığı yine Tengoku'nun suratına fırlattı. Bu sefer Tengoku kaçmak için eğilse veya başka bir şey yapsa bile o balık suratına gene yapışacaktı. İkinci kez balık darbesiyle yalpalayan Son Tengoku, bu sefer suratında daha belirgin bir kızarıklıkla tekrar suya düştü. Hafifçe burnu kanamıştı. Artık ayağa kalkıp yeniden denemek zorundaydı. Yoksa hocasından bi ton daha azar işitecekti.
Ustası, kuyruğundan tuttuğu balığı havaya kaldırarak sergiledi. Balık, sağa sola çırpınarak kurtulmaya çalışıyordu. Yaşlı adam, "İşte böyle yapacaksın, seni lanet velet!" diye bağırarak balığı Tengoku'nun suratına fırlattı. Balık tam yüzüne yapışmıştı, bu darbe onu dengesizleştirip suya düşmesine neden olmuştu. Bir yandan suyun soğukluğu tüm bedenini sararken, diğer yandan hocasının sert çıkışı kulaklarında yankılanıyordu: "Bir şeyi de adam gibi yap!" Tengoku'nun darbenin etkisiyle burnu kızarmıştı. ve yüzünde hafif bir balık damgası şeklinde kızarıklık oluşmuştu.
Usta, suyun içinde yatmakta olan Tengoku'nun kulağından tutarak onu zorla ayağa kaldırdı. Ardından yerde duran iki bardağı alıp içine su doldurdu ve Tengoku’nun omuzlarına yerleştirdi. "Şimdi beni iyi dinle, seni lanet velet!" dedi sert bir sesle. Yaşlı adam, suyun içindeki balıkları işaret ederek, "Bak, orada balık var, orada balık var, ve orada balık var," diye ekledi. Ancak Son Tengoku, hocasının gösterdiği balıkların sadece bir tanesini zar zor görebilmişti; suyun yüzeyindeki yansımalar ve balıkların parlak pulları onu zorluyordu.
"Hızlı olmak yetmez," diye devam etti usta. "Hem iyi göreceksin hem de zihnini sakinleştireceksin. Hareketlerin pürüzsüz olmalı. Aşağı indiğinde bardaklar sanki havada duruyormuş gibi olacak. Balığı yakalayıp geri doğrulduğunda, bardaklar omuzlarına tam oturmuş olmalı." Sonra, "İstersen sana bir kez daha göstereyim," diyerek bardakları kendi omuzlarına yerleştirdi. Yaşlı bedeniyle inanılmaz bir hızla eğildi, suyun altına dalıp bir balık yakaladı ve doğruldu. Bardaklardaki sular titrememişti bile. Yaşlı adam sanki eğilmemiş de balık adamın eline ışınlanmıştı.
"İşte böyle!" diye bağırıp yakaladığı balığı yine Tengoku'nun suratına fırlattı. Bu sefer Tengoku kaçmak için eğilse veya başka bir şey yapsa bile o balık suratına gene yapışacaktı. İkinci kez balık darbesiyle yalpalayan Son Tengoku, bu sefer suratında daha belirgin bir kızarıklıkla tekrar suya düştü. Hafifçe burnu kanamıştı. Artık ayağa kalkıp yeniden denemek zorundaydı. Yoksa hocasından bi ton daha azar işitecekti.
- XP ve Ödül Dağıtımı::
Son Tengoku:
10xp prf
56xp gm pasiflik
5xp dilb
8xp zorluk
Toplam:79xp
Ödül:
+0.2 day
ödülü gm imzana gömecek
West Blue Anlatıcı- Anlatıcı
- Mesaj Sayısı : 36
Kayıt tarihi : 30/07/24
Geri: [MEHUMETU] Göksel Zirve Turnuvası
Balığı, ne ara eğilip balığı yakaladığını, ne ara tekrar doğrulduğunu görememiştim bile. Şaşkınlıkla ustama bakarken bir anda yüzüme yediğim balık ile feleğim şaştı ve nehrin soğuk sularına çakıldım, "Ah! Acıdı be!" omzumda duran tahta bardaklar da nehre düşüp yavaş akıntı ile kıyı kıyı ilerlemeye başlamıştı, tüm kıyafetlerim sırılsıklam olunca suya düşmüş kedi gibi nehirden fırlayıp kendimi kıyıya atmıştım. Üstümdeki ince kaftanı çıkartıp attım, artık sadece paçalarını dizlerime kadar çektiğim pantolonum vardı. Hayatım boyunca ağır eğitim yapmaktan ötürü fazlasıyla kaslanmış vücudumun her bir köşesi farklı yara izleri ile doluydu, ayrıca hem kıyafetin ıslaklığından hem de terden ıslanmıştı.
Benim nehrin kenarına geçip ustamın sözleriyle ona odaklanmam bir oldu, bana işin nasıl yapılacağını gösterecekti, her ne kadar bu saçma işi neden yaptığımızı anlamasam bile şimdilik dediğini yapmak durumundaydım. Uslu uslu oturup az önce yaptığını bir de bardaklarla yapmak için sürüklenen tahta bardakları alıp dikkatlice omzuna yerleştirmesini izledim. Tüm dikkatimi ustamın hareketlerine verince hızını biraz daha seçebilir olmuştum. Omzunda duran bardakların dengesini bozmadan sağ elini hafifçe kaldırarak kendini geriyor ve yaydan fırlayan bir ok gibi kolunu nehrin içine sokuyordu. Ardından ise tüm hızıyla geri çekiyor ve bardağın dengesini hiç bozmadan eski haline dönebiliyordu.
"Vay be! Bak şimdi nasıl aynısını yapıyorum." dedim sesli bir şekilde kendi kendime konuşarak. Onun aynı hareketi iki kez üst üste hiç zorlanmadan yapmasını görmek bana tekrardan cesaret vermişti, ayrıca az çok nasıl yapmam gerektiğini de anlamıştım. Denemek için hızla nehre atladım ve bardakları ustamdan alıp dikkatlice kendi omzuma yerleştirdim. Ardından bana söylediği gibi yapmaya karar verdim, derin bir nefes alıp suyun akıntılı yüzeyine değil, içindeki hareketliliğe odaklanmaya başladım. Artık ben de görebiliyordum, belki balıklar ustamın gördüğü kadar çok sayıda ve net değillerdi ama algılarımı açmayı başarmıştım. Aynı onun yaptığı gibi bir balık erişim hizama geldiği an dikkatlice elimi kaldırdım ve yaydan fırlayan bir ok gibi suyun içine daldırdım, balığı tam solungaçlarından yakalamayı denemiştim, elimden kaymaması için ne fazla sert ne de fazla gevşek tutmamam gerektiğini biliyordum o yüzden tam ayarında iyice kavrayıp ve bir anda dengemi bozmadan eski halime dönmeye çalıştım.
Benim nehrin kenarına geçip ustamın sözleriyle ona odaklanmam bir oldu, bana işin nasıl yapılacağını gösterecekti, her ne kadar bu saçma işi neden yaptığımızı anlamasam bile şimdilik dediğini yapmak durumundaydım. Uslu uslu oturup az önce yaptığını bir de bardaklarla yapmak için sürüklenen tahta bardakları alıp dikkatlice omzuna yerleştirmesini izledim. Tüm dikkatimi ustamın hareketlerine verince hızını biraz daha seçebilir olmuştum. Omzunda duran bardakların dengesini bozmadan sağ elini hafifçe kaldırarak kendini geriyor ve yaydan fırlayan bir ok gibi kolunu nehrin içine sokuyordu. Ardından ise tüm hızıyla geri çekiyor ve bardağın dengesini hiç bozmadan eski haline dönebiliyordu.
"Vay be! Bak şimdi nasıl aynısını yapıyorum." dedim sesli bir şekilde kendi kendime konuşarak. Onun aynı hareketi iki kez üst üste hiç zorlanmadan yapmasını görmek bana tekrardan cesaret vermişti, ayrıca az çok nasıl yapmam gerektiğini de anlamıştım. Denemek için hızla nehre atladım ve bardakları ustamdan alıp dikkatlice kendi omzuma yerleştirdim. Ardından bana söylediği gibi yapmaya karar verdim, derin bir nefes alıp suyun akıntılı yüzeyine değil, içindeki hareketliliğe odaklanmaya başladım. Artık ben de görebiliyordum, belki balıklar ustamın gördüğü kadar çok sayıda ve net değillerdi ama algılarımı açmayı başarmıştım. Aynı onun yaptığı gibi bir balık erişim hizama geldiği an dikkatlice elimi kaldırdım ve yaydan fırlayan bir ok gibi suyun içine daldırdım, balığı tam solungaçlarından yakalamayı denemiştim, elimden kaymaması için ne fazla sert ne de fazla gevşek tutmamam gerektiğini biliyordum o yüzden tam ayarında iyice kavrayıp ve bir anda dengemi bozmadan eski halime dönmeye çalıştım.
_________________
- Spoiler:
Genel Özellikler
İsim: Son Tengoku
Cinsiyet: E
Yaş: 18
Irk: İnsan
Taraf: Gezgin (Henüz Korsan olmadı ama olacak)
Boy: 1.61
Kilo: 60 kg
Deniz: West BlueFiziksel Statlar:
Güç: C-0
Çeviklik-Hız: C-5
Dayanıklılık-İrade: F-5,3 (+0,3)
Farkındalık-Zeka: F-0
Karizma: F-0Pasif başlangıç yeteneği:
(6 özel puanınız var bu puanı ya meyveye, mesleğe, pasif yeteneklere ve dövüş yeteneğine paylaştırırsınız. İsterseniz herhangi birini seçmeyebilirsiniz) Verilen her puan 2 pasif yetenek seçmenize izin verir.
Parlak Öğrenci
Lider Ruhu
Dövüş Yeteneği:
Tekniğin Adı: Shaolin Kung Fu - Maymun Stili
Tekniğin Puanı: 5
Tekniğin Stili: Çeşitli
Teknikte Kullanılan Ekipman yada Ekipmanlar: Çeşitli
Tekniğin Açıklaması: Shaolin Kung Fu, yumruk, tekme, tutuş, fırlatma gibi çeşitli dövüş tekniklerini içerir. Aynı zamanda silah kullanımı (kılıç, mızrak, sopa gibi) ve boş el teknikleri de eğitimin önemli bir parçasıdır. Bu sanatın özel bir alt dalı olan Maymun Stili
Saldırının Adı: Ezen Darbe
Saldırının Adı: Delen Kayak
Saldırının Adı: Kasırga
Saldırının Adı: Siklon
Saldırının Adı: Ejder Tekmesi
Saldırının Adı: Maymun Kuyruğu
Saldırının Adı: Sağlı Sollu
Saldırının Adı: Surat Dağıtan
Saldırının Adı: Büyük Gösteri
Saldırının Adı: Daldan DalaMeyve Statları:
Meslekler:
İtemler:
Son Tengoku- Gezgin
- Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 20/09/24
Geri: [MEHUMETU] Göksel Zirve Turnuvası
Son Tengoku, hocasının balığı nasıl yakaladığını ultra düzey üstün hayranlıkla izlerken, kafasındaki planlar yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Ancak ne kadar dikkatli bakarsa baksın, ustasının o inanılmaz akıcı hareketlerini kavramak her zaman zordu. Yaşlı adamın omzundaki bardaklar sanki sihirliymiş gibi hiç yerinden oynamıyordu, balığı ise suyun içinden sanki hiç çaba harcamadan çıkarıyordu. Tengoku ise, durumu yanlış anlamış ve gerilip kolunu suya sokmanın yeterli olacağını sanmıştı. Oysa gerçek bundan çok uzaktı.
Son Tengoku, ustasını taklit etmek için bir kez daha girdi. Bu nehrin çok hızlı olmayan bir bölümüydü. Geniş bir dere de diyebilirsiniz. Su seviyesi sabit olarak diz seviyesindeydi. Zemini yosunlu taşlar ile kaplı olduğu için durması zor olsa da Tengok için bu tarz zeminler düz zeminden çok da farklı değildi. Derin bir nefes aldı, omzuna yerleştirdiği bardaklarla eğildi ve suyun yüzeyine doğru sağ eliyle hareket etti. Yay gibi gerdiği için bir anda fırlayınca bardaklar omzundan kaydı ve şapırt diye suya düştü. Yine başaramamıştı. Bu sefer daha fazlasını yapması gerektiğini anladı.
Usta, Tengoku’nun bu beceriksizliğine her zamanki gibi sinirlenmek yerine bu sefer sessizce eğildi ve suda yüzen bardakları topladı. Ardından bardakları yeniden suyla doldurup, Son Tengoku'nun omuzlarına yerleştirdi. Bu defa her iki omzunda dolu tahta bardaklar vardı. Bir süre sessiz kaldı, genç öğrencisini dikkatle süzdü, ardından parmağını hafifçe öğrencisinin ensesine bastırarak ona talimatlar vermeye başladı.
"Dinle, seni velet. Belden eğileceksin, omuzların simetrik olacak. Kalkarken de yine belinden kalkacaksın. Kolların ve ellerin hareketsiz kalmalı, Gerilmeyeceksin, rahat olacaksın. Atik olacaksın. Sağlam duracaksın." diye konuştu usta, bardakları tutmaya devam ederek. "Eğildiğinde bardaklar havada asılı kalacak kadar hızlı hareket edeceksin. Suya indiğinde o balığı alacaksın, döndüğünde de bardaklar tekrar aynı noktada omzuna oturuyor olacak."
Usta, hafifçe Tengoku'nun ense köküne şaplak çaktı. Bardaklar az daha düşüyordu ancak Tengoku son anda çabalayarak düşmelerine engel olabilirdi. "Bunu doğru yaparsan, yarınki dövüşte bunun faydasını göreceksin" dedi hafif bir azarlama tonuyla. "Bu eğitim sadece balık tutmakla ilgili değil. Dengen, hızın, farkındalığın ve kontrolün hepsi bir arada olmak zorunda."
Tengoku ne yapması gerektiğini bu sefer anlamıştı. O kadar hızlı eğilmeliydi ki masanın örtüsünü hızlı çekince tabakların düşmemesi gibi hızla eğilince tahta bardaklar düşmeyecekti. Balığı alıp kalktığında bardaklar omzuna oturmalıydı tekrar. Sanki görünmez bir el bardakları havada tutuyormuş gibi olmalıydı.
Son Tengoku, ustasını taklit etmek için bir kez daha girdi. Bu nehrin çok hızlı olmayan bir bölümüydü. Geniş bir dere de diyebilirsiniz. Su seviyesi sabit olarak diz seviyesindeydi. Zemini yosunlu taşlar ile kaplı olduğu için durması zor olsa da Tengok için bu tarz zeminler düz zeminden çok da farklı değildi. Derin bir nefes aldı, omzuna yerleştirdiği bardaklarla eğildi ve suyun yüzeyine doğru sağ eliyle hareket etti. Yay gibi gerdiği için bir anda fırlayınca bardaklar omzundan kaydı ve şapırt diye suya düştü. Yine başaramamıştı. Bu sefer daha fazlasını yapması gerektiğini anladı.
Usta, Tengoku’nun bu beceriksizliğine her zamanki gibi sinirlenmek yerine bu sefer sessizce eğildi ve suda yüzen bardakları topladı. Ardından bardakları yeniden suyla doldurup, Son Tengoku'nun omuzlarına yerleştirdi. Bu defa her iki omzunda dolu tahta bardaklar vardı. Bir süre sessiz kaldı, genç öğrencisini dikkatle süzdü, ardından parmağını hafifçe öğrencisinin ensesine bastırarak ona talimatlar vermeye başladı.
"Dinle, seni velet. Belden eğileceksin, omuzların simetrik olacak. Kalkarken de yine belinden kalkacaksın. Kolların ve ellerin hareketsiz kalmalı, Gerilmeyeceksin, rahat olacaksın. Atik olacaksın. Sağlam duracaksın." diye konuştu usta, bardakları tutmaya devam ederek. "Eğildiğinde bardaklar havada asılı kalacak kadar hızlı hareket edeceksin. Suya indiğinde o balığı alacaksın, döndüğünde de bardaklar tekrar aynı noktada omzuna oturuyor olacak."
Usta, hafifçe Tengoku'nun ense köküne şaplak çaktı. Bardaklar az daha düşüyordu ancak Tengoku son anda çabalayarak düşmelerine engel olabilirdi. "Bunu doğru yaparsan, yarınki dövüşte bunun faydasını göreceksin" dedi hafif bir azarlama tonuyla. "Bu eğitim sadece balık tutmakla ilgili değil. Dengen, hızın, farkındalığın ve kontrolün hepsi bir arada olmak zorunda."
Tengoku ne yapması gerektiğini bu sefer anlamıştı. O kadar hızlı eğilmeliydi ki masanın örtüsünü hızlı çekince tabakların düşmemesi gibi hızla eğilince tahta bardaklar düşmeyecekti. Balığı alıp kalktığında bardaklar omzuna oturmalıydı tekrar. Sanki görünmez bir el bardakları havada tutuyormuş gibi olmalıydı.
- XP ve Ödül Dağıtımı::
Son Tengoku:
10xp prf
5xp dilb
8xp zorluk
Toplam 23xp
Ödül:
+0.1 farkındalık
ödülü gm imzana gömecek
West Blue Anlatıcı- Anlatıcı
- Mesaj Sayısı : 36
Kayıt tarihi : 30/07/24
Geri: [MEHUMETU] Göksel Zirve Turnuvası
Suya düşen tahta bardakları hızlıca geri kapıp deredeki sudan biraz içlerine dolduruyorum tekrardan, ustamın bana kızmakta haklı olduğunu içten içe biliyordum. Hızlıca eski pozisyonuma döndüm, bu sefer daha farklı olarak ustamın dediği gibi eğilecektim, belki sadece çok hızlı olduğu için bana kolunu daldırmış gibi gözükmüştü. Bilemiyordum ama tekrar tekrar denemekten başka şansım kalmamıştı.
"Tamam, tamam. Bu sefer daha dikkatli olacağım. Bende bu iş." dedim.
Hemen bardakları dikkatlice omzuma yerleştirdim ve omuzlarımı simetrik biçimde hizalayıp dikkatlice dengemi kurdum. Aynı üstü eşyalarla doldurulmuş, kahvaltı edilmeye hazır bir sehpadan o malzemelerin altındaki nakışlı örtüyü çekmek gibi olmalıydı hareketlerim. Tam ustamın anlattığı gibi odaklandım. İlginçtir ki her seferinde bir öncekinden daha çok balık hissedebiliyordum.
Bu sefer gerinmek yerine vücudumu serbest bıraktım ve bütün ağırlığı belime yükledim, hemen ardından bardakları kısa bir an için kafamı çevirip düz durduklarını kontrol ettim. Dalmanın tam zamanı geldiğinde ise önümden geçen balığı gözüme kestirdim ve belime ağırlığı vererek bir anda eğildim, vücudumu olabildiğine rahat tutmayı amaçlıyordum.
Suyun içine daldığım anda kolumu hiç gerilmeden balığa doğru savurdum, balığa uzanma biçimim adeta bir kılıcı, ya da benim genelde kullandığım silah olduğundan, benim durumumda sopayı sallıyormuş gibi akıcı ve takılmadan olmalıydı. Belimden eğilmiştim ve kolumu daldırdığımda bile omuzlarım simetrik duruyordu. Büyük bir hızla atılıp balığı yakaladım, elimden kalmaması için tek seferde solungaçlarını tutmuş ve iyice kavramıştım. Hemen ardından dikelip bardakları adeta altlarında zemin işlevi gören omuzlarım hiç hareket etmemiş gibi yerlerine oturtmayı amaçlıyordum.
"Tamam, tamam. Bu sefer daha dikkatli olacağım. Bende bu iş." dedim.
Hemen bardakları dikkatlice omzuma yerleştirdim ve omuzlarımı simetrik biçimde hizalayıp dikkatlice dengemi kurdum. Aynı üstü eşyalarla doldurulmuş, kahvaltı edilmeye hazır bir sehpadan o malzemelerin altındaki nakışlı örtüyü çekmek gibi olmalıydı hareketlerim. Tam ustamın anlattığı gibi odaklandım. İlginçtir ki her seferinde bir öncekinden daha çok balık hissedebiliyordum.
Bu sefer gerinmek yerine vücudumu serbest bıraktım ve bütün ağırlığı belime yükledim, hemen ardından bardakları kısa bir an için kafamı çevirip düz durduklarını kontrol ettim. Dalmanın tam zamanı geldiğinde ise önümden geçen balığı gözüme kestirdim ve belime ağırlığı vererek bir anda eğildim, vücudumu olabildiğine rahat tutmayı amaçlıyordum.
Suyun içine daldığım anda kolumu hiç gerilmeden balığa doğru savurdum, balığa uzanma biçimim adeta bir kılıcı, ya da benim genelde kullandığım silah olduğundan, benim durumumda sopayı sallıyormuş gibi akıcı ve takılmadan olmalıydı. Belimden eğilmiştim ve kolumu daldırdığımda bile omuzlarım simetrik duruyordu. Büyük bir hızla atılıp balığı yakaladım, elimden kalmaması için tek seferde solungaçlarını tutmuş ve iyice kavramıştım. Hemen ardından dikelip bardakları adeta altlarında zemin işlevi gören omuzlarım hiç hareket etmemiş gibi yerlerine oturtmayı amaçlıyordum.
_________________
- Spoiler:
Genel Özellikler
İsim: Son Tengoku
Cinsiyet: E
Yaş: 18
Irk: İnsan
Taraf: Gezgin (Henüz Korsan olmadı ama olacak)
Boy: 1.61
Kilo: 60 kg
Deniz: West BlueFiziksel Statlar:
Güç: C-0
Çeviklik-Hız: C-5
Dayanıklılık-İrade: F-5,3 (+0,3)
Farkındalık-Zeka: F-0
Karizma: F-0Pasif başlangıç yeteneği:
(6 özel puanınız var bu puanı ya meyveye, mesleğe, pasif yeteneklere ve dövüş yeteneğine paylaştırırsınız. İsterseniz herhangi birini seçmeyebilirsiniz) Verilen her puan 2 pasif yetenek seçmenize izin verir.
Parlak Öğrenci
Lider Ruhu
Dövüş Yeteneği:
Tekniğin Adı: Shaolin Kung Fu - Maymun Stili
Tekniğin Puanı: 5
Tekniğin Stili: Çeşitli
Teknikte Kullanılan Ekipman yada Ekipmanlar: Çeşitli
Tekniğin Açıklaması: Shaolin Kung Fu, yumruk, tekme, tutuş, fırlatma gibi çeşitli dövüş tekniklerini içerir. Aynı zamanda silah kullanımı (kılıç, mızrak, sopa gibi) ve boş el teknikleri de eğitimin önemli bir parçasıdır. Bu sanatın özel bir alt dalı olan Maymun Stili
Saldırının Adı: Ezen Darbe
Saldırının Adı: Delen Kayak
Saldırının Adı: Kasırga
Saldırının Adı: Siklon
Saldırının Adı: Ejder Tekmesi
Saldırının Adı: Maymun Kuyruğu
Saldırının Adı: Sağlı Sollu
Saldırının Adı: Surat Dağıtan
Saldırının Adı: Büyük Gösteri
Saldırının Adı: Daldan DalaMeyve Statları:
Meslekler:
İtemler:
Son Tengoku- Gezgin
- Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 20/09/24
Geri: [MEHUMETU] Göksel Zirve Turnuvası
Son Tengoku, hocasının direktiflerini zihninde netleştirdikten sonra bir kez daha suyun kenarına geçti. Yavaşça eğildi, belini kilitledi ve omuzlarına dikkat ederek harekete geçti. Ancak simetrik dengeyi sağlamak her zamankinden daha zor görünüyordu. Eğilmesiyle birlikte sağ omzundaki bardak kayarak suya düştü, ardından balık elinden kaçtı. Sudan ıslanarak doğrulurken ustası sessizce ona bakıyordu.
Usta, taşın üstüne çıkarak dengeli duruşunu almıştı. Ellerini belinin arkasında birleştirdi ve yüzünde ciddi bir ifadeyle Son Tengoku'yu izlemeye başladı. Artık öğrencisinin ne yapması gerektiğini anladığını biliyordu, fakat uygulamak sabır ve zaman gerektiriyordu.
Son Tengoku, hocasının onu izlediğini fark etmesine rağmen pes etmeye niyetli değildi. Bardakları tekrar suyla doldurup omuzlarına yerleştirdi, bir an derin nefes alarak suyun yüzeyine odaklandı. Bu sefer daha dikkatli bir şekilde eğildi. Balığı tutmak üzereyken tam da yukarı çıkarken bardaklar omzuna çarptı ve suya döküldü.
Bir sonraki denemede, balığı kavradı, ama bardaklardan biri omzunda sadece iki saniye durduktan sonra düştü. Diğeri ise suyun yarısını kaybetmişti. Tengoku'nun denemeleri böyle saatler boyunca sürdü. Her defasında biraz daha iyiye gidiyor, ama hala mükemmel bir dengeyi sağlayamıyordu. Usta ise taşın üstünde hareketsizce onu izliyordu.
Yaklaşık iki saat sonra, Tengoku son denemelerinde bardakların bir süre omzunda sabit kalmasını başardı. Su her ne kadar biraz dökülmüş olsa da, dengesini ve hızını geliştirdiğini hissediyordu. Artık daha hızlı ve daha simetrik hareket edebiliyordu.
"Velet!" Dedi hocası, "Bu kadar yeter. Gösterdiğim hareketi öğrendin. Bu, çanak kıran maymun saldırısının ilk adımı için temel hareketti. Yarınki turnuvada bunu sadece üst beden savunmasında kullanabilirsin." Demişti. Sonra sanki küçük bir çekirge gibi kayaların üstünde zıplaya zıplaya kıyıya varmıştı.
"Gece iyi dinlen!" Dedi. "Yarın yorucu olacak." Sonra da gözden kayboldu.
Taitei Usta, merkez şehrinde kalıyordu. Sen de onun malikane kalıyordun. Yine de sınavdan önceki gün olduğu için dağdaki eski yerinize gidip hocanın mezarını ziyaret edebilirdin
Usta, taşın üstüne çıkarak dengeli duruşunu almıştı. Ellerini belinin arkasında birleştirdi ve yüzünde ciddi bir ifadeyle Son Tengoku'yu izlemeye başladı. Artık öğrencisinin ne yapması gerektiğini anladığını biliyordu, fakat uygulamak sabır ve zaman gerektiriyordu.
Son Tengoku, hocasının onu izlediğini fark etmesine rağmen pes etmeye niyetli değildi. Bardakları tekrar suyla doldurup omuzlarına yerleştirdi, bir an derin nefes alarak suyun yüzeyine odaklandı. Bu sefer daha dikkatli bir şekilde eğildi. Balığı tutmak üzereyken tam da yukarı çıkarken bardaklar omzuna çarptı ve suya döküldü.
Bir sonraki denemede, balığı kavradı, ama bardaklardan biri omzunda sadece iki saniye durduktan sonra düştü. Diğeri ise suyun yarısını kaybetmişti. Tengoku'nun denemeleri böyle saatler boyunca sürdü. Her defasında biraz daha iyiye gidiyor, ama hala mükemmel bir dengeyi sağlayamıyordu. Usta ise taşın üstünde hareketsizce onu izliyordu.
Yaklaşık iki saat sonra, Tengoku son denemelerinde bardakların bir süre omzunda sabit kalmasını başardı. Su her ne kadar biraz dökülmüş olsa da, dengesini ve hızını geliştirdiğini hissediyordu. Artık daha hızlı ve daha simetrik hareket edebiliyordu.
"Velet!" Dedi hocası, "Bu kadar yeter. Gösterdiğim hareketi öğrendin. Bu, çanak kıran maymun saldırısının ilk adımı için temel hareketti. Yarınki turnuvada bunu sadece üst beden savunmasında kullanabilirsin." Demişti. Sonra sanki küçük bir çekirge gibi kayaların üstünde zıplaya zıplaya kıyıya varmıştı.
"Gece iyi dinlen!" Dedi. "Yarın yorucu olacak." Sonra da gözden kayboldu.
Taitei Usta, merkez şehrinde kalıyordu. Sen de onun malikane kalıyordun. Yine de sınavdan önceki gün olduğu için dağdaki eski yerinize gidip hocanın mezarını ziyaret edebilirdin
- Xp ve ödül :
Xp
16 xp prf
5 xp dilb
8 xp zorluk
6 xp gm pasif
Toplam 35
Ödül
+0.2 çeviklik
West Blue Anlatıcı- Anlatıcı
- Mesaj Sayısı : 36
Kayıt tarihi : 30/07/24
Geri: [MEHUMETU] Göksel Zirve Turnuvası
Saatler süren antrenmanın sonunda yorgunluktan vücudumdaki her bir kas lifi kopacak kadar ağrıyordu. Her seferinde daha da hızlanmak için kendimi üst düzey derecede zorlayıvermiştim. Sonunda bardakları omzumdan indirip oturdum ve bir süre dinlendim, birkaç dakikalık bir nefeslenmenin ardından antrenman yaparken kurusun diye ağaç dalının birine bıraktığım kaftanımı geri giydim. Belki de bedenimi çalıştırdığım için kaslarım gerginleştiğinden kaftan normalden biraz daha dar hissettirmişti.
Ustama bakıp eğer o bana öğretiyorsa illa ki bir gün bir işe yarardı diye düşünüp bu seferlik mızmızlık etmekten vazgeçtim. Ustamın beni serbest bırakmasıyla onun arkasından el sallayıp "Bay bay~!" diye bağırmıştım. Ustamın uzaklaşmasını bir süre izledikten sonra yalnız kaldığımdan emin olunca yolumu dağa çevirdim. Yüksek kayalıkları ve dik tepeleri hızlı hızlı tırmanıp sonunda eskiden dedemle beraber kaldığımız mütevazi kulübeye vardım. Burada uzun süredir sakladığım bir şey vardı.
Eve vardıktan sonra üstünü içeride biraz dolanıp hasret giderdi, hemen ardından kıyafetlerini değiştirdi. Bu kulübeye gizlediği, yepyeni, giyilmemiş, işlemelerle dolu inanılmaz güzel bir kimono seti vardı. Her zaman giydiği soluk eflatun rengine benzeyen renklere sahip koyu renkli kaftanını ve el-ayak bilekleri bandajlı shinobi kıyafetlerini çıkartmıştı. Yepyeni ve hafif tozlanmış kıyafetleri silkeleyip temizledi ve üstüne geçirmeye başladı. Bu takım siyah, beyaz ve kan kırmızısı renkleri içeriyordu. Sarı saçları ve sarı gözleriyle uyumlu olan ve ateş süsleri ile dikkat çeken oldukça güzel bir takımdı.
Ardından evin başka bir kenarında bıraktığı bir sandığı açtı, içinden içi yıllanmış şarapla doldurulmuş güzel kabağı çıkarttım, onu belime astım ve ağır adımlarla uçurum kenarındaki kulübenin hemen arkasındaki mezarın önün oturdum, tütün dolu pipomu yaktım ve bir duman çektim. Ardından dolu dolu şarabımı içtim. Derin bir oh çekip mezara baktım. Mezarda Son Tensai (孫天才) yazıyordu. Bu benim dedemin ismiydi. Burası da onun mezarıydı, mezara bakıp hafifçe güldüm.
"Merak etme ihtiyar, yarın seni utandırmayacağım."
Ustama bakıp eğer o bana öğretiyorsa illa ki bir gün bir işe yarardı diye düşünüp bu seferlik mızmızlık etmekten vazgeçtim. Ustamın beni serbest bırakmasıyla onun arkasından el sallayıp "Bay bay~!" diye bağırmıştım. Ustamın uzaklaşmasını bir süre izledikten sonra yalnız kaldığımdan emin olunca yolumu dağa çevirdim. Yüksek kayalıkları ve dik tepeleri hızlı hızlı tırmanıp sonunda eskiden dedemle beraber kaldığımız mütevazi kulübeye vardım. Burada uzun süredir sakladığım bir şey vardı.
Eve vardıktan sonra üstünü içeride biraz dolanıp hasret giderdi, hemen ardından kıyafetlerini değiştirdi. Bu kulübeye gizlediği, yepyeni, giyilmemiş, işlemelerle dolu inanılmaz güzel bir kimono seti vardı. Her zaman giydiği soluk eflatun rengine benzeyen renklere sahip koyu renkli kaftanını ve el-ayak bilekleri bandajlı shinobi kıyafetlerini çıkartmıştı. Yepyeni ve hafif tozlanmış kıyafetleri silkeleyip temizledi ve üstüne geçirmeye başladı. Bu takım siyah, beyaz ve kan kırmızısı renkleri içeriyordu. Sarı saçları ve sarı gözleriyle uyumlu olan ve ateş süsleri ile dikkat çeken oldukça güzel bir takımdı.
Ardından evin başka bir kenarında bıraktığı bir sandığı açtı, içinden içi yıllanmış şarapla doldurulmuş güzel kabağı çıkarttım, onu belime astım ve ağır adımlarla uçurum kenarındaki kulübenin hemen arkasındaki mezarın önün oturdum, tütün dolu pipomu yaktım ve bir duman çektim. Ardından dolu dolu şarabımı içtim. Derin bir oh çekip mezara baktım. Mezarda Son Tensai (孫天才) yazıyordu. Bu benim dedemin ismiydi. Burası da onun mezarıydı, mezara bakıp hafifçe güldüm.
"Merak etme ihtiyar, yarın seni utandırmayacağım."
_________________
- Spoiler:
Genel Özellikler
İsim: Son Tengoku
Cinsiyet: E
Yaş: 18
Irk: İnsan
Taraf: Gezgin (Henüz Korsan olmadı ama olacak)
Boy: 1.61
Kilo: 60 kg
Deniz: West BlueFiziksel Statlar:
Güç: C-0
Çeviklik-Hız: C-5
Dayanıklılık-İrade: F-5,3 (+0,3)
Farkındalık-Zeka: F-0
Karizma: F-0Pasif başlangıç yeteneği:
(6 özel puanınız var bu puanı ya meyveye, mesleğe, pasif yeteneklere ve dövüş yeteneğine paylaştırırsınız. İsterseniz herhangi birini seçmeyebilirsiniz) Verilen her puan 2 pasif yetenek seçmenize izin verir.
Parlak Öğrenci
Lider Ruhu
Dövüş Yeteneği:
Tekniğin Adı: Shaolin Kung Fu - Maymun Stili
Tekniğin Puanı: 5
Tekniğin Stili: Çeşitli
Teknikte Kullanılan Ekipman yada Ekipmanlar: Çeşitli
Tekniğin Açıklaması: Shaolin Kung Fu, yumruk, tekme, tutuş, fırlatma gibi çeşitli dövüş tekniklerini içerir. Aynı zamanda silah kullanımı (kılıç, mızrak, sopa gibi) ve boş el teknikleri de eğitimin önemli bir parçasıdır. Bu sanatın özel bir alt dalı olan Maymun Stili
Saldırının Adı: Ezen Darbe
Saldırının Adı: Delen Kayak
Saldırının Adı: Kasırga
Saldırının Adı: Siklon
Saldırının Adı: Ejder Tekmesi
Saldırının Adı: Maymun Kuyruğu
Saldırının Adı: Sağlı Sollu
Saldırının Adı: Surat Dağıtan
Saldırının Adı: Büyük Gösteri
Saldırının Adı: Daldan DalaMeyve Statları:
Meslekler:
İtemler:
Son Tengoku- Gezgin
- Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 20/09/24
Geri: [MEHUMETU] Göksel Zirve Turnuvası
Son Tengoku, kendisine biraz büyük gelen kaliteli kinomosuyla dedesinin mezarının önüne oturup yıllanmış şarabından içmeye başladı. 16 yaşındaki genç için bu pek alışık olmadığı bir deneyimdi. Elinde tütün dolu piposunu yaktı, yavaşça dumanını içine çekti ve kendini anın keyfine bıraktı. Dedesiyle vedalaşmanın ve yarınki dövüşe hazırlığın getirdiği yoğun duygularla içtiği yıllanmış şarap etkisini göstermeye başladı.
Bir süre sonra, Tengoku piposunu yere koydu, ağır adımlarla ayağa kalkmak istedi. Ancak birkaç adım attıktan sonra ayakta durmakta zorlandı. Vücudu aniden hafifledi, adeta kontrolünü kaybetmiş gibi bir adım daha atmaya çalıştı, ama dengesini sağlayamadı. Yere düşerken hızlı refleksleri sayesinde düşüşünü yumuşattı ama tam olarak ayağa kalkamadı. Sonunda çimenlerin üzer zıp kaldı.
Rüyasında ise nehir kenarındaki balıkları gördü. Balıklar neşe içinde zıplıyor, Tengoku da onlarla beraber koşuyordu. Rüya o kadar gerçekçiydi ki, kendini tamamen bu tuhaf sahnenin içinde buldu. Bir balık aniden ona yaklaştı ve hiç beklemediği bir şekilde sağ yanağına bir tokat attı. "Ulan eşşoğlu eşek," dedi balık. Ardından bir tokat da sol yanağına yedi. "Dövüş öncesi, içilir mi ulan?" diye çıkıştı balık kuyruğuyla bir tokat daha atarak.
Tengoku bu garip rüyanın içinde şaşkın bir şekilde tokatları yemeye devam ediyordu. Balıklar onu durmadan azarlıyordu. "Gel çalış aylarca, sonra son gün iç, olacak iş mi bu?" diye bir tokat daha yediğinde, balığın sesi yavaş yavaş başka bir sese dönüştü.
Aniden Tengoku irkilerek uyandı. Karşısında, yüzünde ciddi bir ifadeyle ona bakan Taitei Usta duruyordu. Usta ona sağlam bir tokat atmıştı ve Tengoku'nun yanağı hala sızlıyordu.
"Kalk ulan!" dedi usta. "İki saattir seni arıyorum. Çabuk gidiyoruz!"
Tengoku başındaki ağrıyla ve yanaklarındaki şişlikle, kendini bok gibi hissediyordu. Ama ustasının sesi onu ayıkmıştı getirmişti. Artık ayağa kalkma zamanıydı.
Hocası birazdan Tengoku'yu omuzlayıp hızlı hızlı zıplayarak dağları çekirge gibi kat ederek merkeze götürecekti öğrencisini.
Bir süre sonra, Tengoku piposunu yere koydu, ağır adımlarla ayağa kalkmak istedi. Ancak birkaç adım attıktan sonra ayakta durmakta zorlandı. Vücudu aniden hafifledi, adeta kontrolünü kaybetmiş gibi bir adım daha atmaya çalıştı, ama dengesini sağlayamadı. Yere düşerken hızlı refleksleri sayesinde düşüşünü yumuşattı ama tam olarak ayağa kalkamadı. Sonunda çimenlerin üzer zıp kaldı.
Rüyasında ise nehir kenarındaki balıkları gördü. Balıklar neşe içinde zıplıyor, Tengoku da onlarla beraber koşuyordu. Rüya o kadar gerçekçiydi ki, kendini tamamen bu tuhaf sahnenin içinde buldu. Bir balık aniden ona yaklaştı ve hiç beklemediği bir şekilde sağ yanağına bir tokat attı. "Ulan eşşoğlu eşek," dedi balık. Ardından bir tokat da sol yanağına yedi. "Dövüş öncesi, içilir mi ulan?" diye çıkıştı balık kuyruğuyla bir tokat daha atarak.
Tengoku bu garip rüyanın içinde şaşkın bir şekilde tokatları yemeye devam ediyordu. Balıklar onu durmadan azarlıyordu. "Gel çalış aylarca, sonra son gün iç, olacak iş mi bu?" diye bir tokat daha yediğinde, balığın sesi yavaş yavaş başka bir sese dönüştü.
Aniden Tengoku irkilerek uyandı. Karşısında, yüzünde ciddi bir ifadeyle ona bakan Taitei Usta duruyordu. Usta ona sağlam bir tokat atmıştı ve Tengoku'nun yanağı hala sızlıyordu.
"Kalk ulan!" dedi usta. "İki saattir seni arıyorum. Çabuk gidiyoruz!"
Tengoku başındaki ağrıyla ve yanaklarındaki şişlikle, kendini bok gibi hissediyordu. Ama ustasının sesi onu ayıkmıştı getirmişti. Artık ayağa kalkma zamanıydı.
Hocası birazdan Tengoku'yu omuzlayıp hızlı hızlı zıplayarak dağları çekirge gibi kat ederek merkeze götürecekti öğrencisini.
- Xp ödül:
- xp
10xp prf
5xp dilb
8xp zorlk
2xp gm pasif
25xp toplm
Ödül
+kaliteli kinomo
+yıllanmış boş şarap şişesi
+0.2 day
West Blue Anlatıcı- Anlatıcı
- Mesaj Sayısı : 36
Kayıt tarihi : 30/07/24
Geri: [MEHUMETU] Göksel Zirve Turnuvası
Bir süre boyunca ustam beni omzuna atmış taşırken kendime gelememiştim, sonunda başımı sağa sola hızlı hızlı savurmuş ve biraz da olsa aklımı başıma getirebilmiştim. Ustamın kollarından kurtulup kendimi yere atıverdim, ardından zıplaya zıplaya onun peşinden gelmeye devam ettim. Ufak bir tokatla kendi kendime biraz daha düzeldikten sonra her zamanki tavrımla konuştum "Amma abarttın be moruk! İçmeyi sevsem de asla kendimden geçecek kadar içmediğimi biliyorsun." Dedemin zamanında bana öğrettiği şeylerden biriydi. O bana "Savaşçılar da insandır ve geçici zevkler tarafından kandırılabilirler. Ancak hiçbir savaşçı kendini etkileyecek kadar içmez." derdi. Ustamın peşinden zıplaya zıplaya ilerlerken derince bir nefes alıp heyecanımı bastırmaya çalıştım. Her zamankinden daha ciddi olmalıydım. Dikkatlice pipoyu ve şarap kabağını ustama verdim. "Bunlar şimdilik sende dursun. Turnuvayı kazanıp geri alacağım." dedim zorlama bir gülümseme ile. Devamında ise Merkeze ilerlemeye devam ettik.
_________________
- Spoiler:
Genel Özellikler
İsim: Son Tengoku
Cinsiyet: E
Yaş: 18
Irk: İnsan
Taraf: Gezgin (Henüz Korsan olmadı ama olacak)
Boy: 1.61
Kilo: 60 kg
Deniz: West BlueFiziksel Statlar:
Güç: C-0
Çeviklik-Hız: C-5
Dayanıklılık-İrade: F-5,3 (+0,3)
Farkındalık-Zeka: F-0
Karizma: F-0Pasif başlangıç yeteneği:
(6 özel puanınız var bu puanı ya meyveye, mesleğe, pasif yeteneklere ve dövüş yeteneğine paylaştırırsınız. İsterseniz herhangi birini seçmeyebilirsiniz) Verilen her puan 2 pasif yetenek seçmenize izin verir.
Parlak Öğrenci
Lider Ruhu
Dövüş Yeteneği:
Tekniğin Adı: Shaolin Kung Fu - Maymun Stili
Tekniğin Puanı: 5
Tekniğin Stili: Çeşitli
Teknikte Kullanılan Ekipman yada Ekipmanlar: Çeşitli
Tekniğin Açıklaması: Shaolin Kung Fu, yumruk, tekme, tutuş, fırlatma gibi çeşitli dövüş tekniklerini içerir. Aynı zamanda silah kullanımı (kılıç, mızrak, sopa gibi) ve boş el teknikleri de eğitimin önemli bir parçasıdır. Bu sanatın özel bir alt dalı olan Maymun Stili
Saldırının Adı: Ezen Darbe
Saldırının Adı: Delen Kayak
Saldırının Adı: Kasırga
Saldırının Adı: Siklon
Saldırının Adı: Ejder Tekmesi
Saldırının Adı: Maymun Kuyruğu
Saldırının Adı: Sağlı Sollu
Saldırının Adı: Surat Dağıtan
Saldırının Adı: Büyük Gösteri
Saldırının Adı: Daldan DalaMeyve Statları:
Meslekler:
İtemler:
Son Tengoku- Gezgin
- Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 20/09/24
Geri: [MEHUMETU] Göksel Zirve Turnuvası
Tengoku irkilerek uyandı. Hocası onu omuzuna atmış, dağlardan hızla zıplayarak iniyordu. Çevik hareketlerle dağları geçerken, Tengoku kendini hocasının omzundan kurtardı ve yere atladı. Dengesini sağladıktan sonra hocasını yakından takip etmeye başladı. Bu sırada dağlar arasındaki manzara muhteşemdi; aşağıda bir uçurum, yeşillikler ve ağaçlar arasında uzanan bir nehir, uzakta ise adanın merkezine kadar uzanan yer yer kümeleşmiş yerleşim yerlerinin görülüyordu.
"Hadi velet, oyalanma, hızlan!" diye seslendi Taitei Usta. Patır patır kayaların üzerinden atlayarak ilerlemeye devam ediyordu.
Tengoku piposunu ve şarap kabağını hocasına koşarken verdi ve turnuvayı kazanıp geri alacağım demişti. Usta Taitei, " Aferin lan veled! Kazanacağını biliyorum. Sadece antrenmanlardaymışsın gibi düşün ve zirveye tırman!" Dedi. Hocanın seni övdüğü nadir anlardan biriydi. Sonra kahkaha atarken gaza gelip en az 15 metrelik yükseklikten aşağı atladı. İniş yaptığı yerde patlama sesi çıkmış ve yer çökmüştü. Toz bulutunun içinden çıkıp ormanda görüş alanından çıkmıştı. Tengoku o kadar zıplayamazdı. Bu yüzden parça parça indi ve hocasına yetişmek için tekrar depar attı.
Bir süre sonra dağdan inerek anayola vardılar. Burada Tengoku hocasını yakalamıştı. Bu kovalamaca aynı zamanda kaslarını dövüşe hazırlıyordu Tengoku'nun.
Geldikleri bu yol, dövüş turnuvasını izlemeye gelen ailelerin ve kalabalığın aktığı yollardan biriydi. Çeşitli köylerden insanlar, çocuklarıyla birlikte neşe içinde yürüyerek, şehrin merkezine doğru ilerliyorlardı. Dövüş turnuvası heyecanı her yerde hissediliyordu.
Taitei Usta, insanların arasından makas atarak, sollamalar yapa yapa ilerlemeye başladı. Hoca o kadar hızlı gidiyordu ki insanlar ancak hocanın ardından gelen hava dalgası ile yanlarından birisinin geçtiğini anlayabiliyordu. Tengoku bu hıza zar zor da olsa ayak uydurabildi. En sonunda, büyük bir arenanın önüne geldiler. Devasa bir kolezyumu andıran bu alan, dövüşlerin yapılacağı yerdi. Açık alanda, büyük merdivenlerle izleyici yerlerine çıkılıyordu, etraf kalabalıktı. Girişte ise dövüşecek olanlar ve izleyiciler için ayrılmış farklı kapılar vardı.
Kapının önünde bir kulübe bulunuyordu. Her izleyiciye girişte 30.000 beli karşılığında bilet veriliyordu. Taitei Usta, kulübenin önüne geldiğinde görevliye doğru eğildi ve "Biz dövüş grubundanız," dedi. Görevli adam önlerine bir form uzattı. Formda, turnuvanın kuralları yazılıydı. Her şeyin serbest olduğu bu dövüşte, rakip öldürmek de mümkündü. Ancak büyük ailelerin katılımıyla bu, dikkatle yapılması gereken bir işti. Büyük ailelerden gelen öğrencilerden birini öldürmek, dövüşçü için sonuçları ağır olabilecek bir meseleydi. Bu yüzden öldürmek kabul edilebilir bir eylem olsa da istenmeyen bir sonuçtu.
Tengoku'nun bunu imzalaması gerekiyordu. Yol yakınken geri dönmesi için tek şansı şuandı. İşin ucunda ölüm, sakatlık da olabilirdi.
- NOT!:
- Yaşınız 18 olarak güncellenmiştir.
- Not2:
- Yazacağınız turda yazılanları kendi gözünüzden yorumlamayı unutmayın. İyi oyunlar efendim
- Xp ve ödül:
- Xp4xp prf5xp d.bil8 xp zorlukÖdüllerDay +0.1
West Blue Anlatıcı- Anlatıcı
- Mesaj Sayısı : 36
Kayıt tarihi : 30/07/24
Geri: [MEHUMETU] Göksel Zirve Turnuvası
Son tengoku konudan çıkartılmıştır. Konu kapanmadı çünkü bu konuyu başkası alacak.
_________________
Ben bu sitenin kurucusuyum.
Geri: [MEHUMETU] Göksel Zirve Turnuvası
Mehumetu ve kadın, South Blue'dan West Blue'ya doğru ilerleyen gemideydiler. Dünyanın dört bir yanından gelen dövüşçülerin ilgisini çeken Göksel Zirve Turnuvası'na doğru yol alıyorlardı. Turnuva, birinciye bir Şeytan Meyvesi, ikinciye 5 milyon ß ve üçüncüye ise eski suçlu Morgan'ın tek eli yerine kullandığı balta kafasını ödül olarak sunan bir etkinlikti. Bu ödüller, dünyanın dört bir yanından savaşçıları cezbediyor ve Mehumetu ile Yun Zhi’yi de bu büyük yarışa çekmişti.
Gemide geçirdikleri günler monoton ama bir o kadar da rahattı. Denizcilerin sıkı kontrolünde yol alan ticaret gemisi, Red Line üzerindeki yeni açılan kanaldan sorunsuzca geçti. Mehumetu, ikinci kez bu geçişi yaparken, Yun Zhi ise ilk kez geçiyordu. Yolculukları boyunca, gemi molalar verdikçe Mehumetu ve Yun Zhi adalarda kısa keşifler yapmış, bu anları fırsat bilip adaların atmosferini tatmışlardı. West Blue'ya geçişlerinin ardından, yolculuklarının son iki haftasını farklı adalarda, kısa molalar vererek geçirmişlerdi.
Gemide Mehumetu bir sabah, okuduğu bir haber dikkatini çekti: Amiral Saitama'nın son operasyonlarından ve bir hafta önce West Blue’da meydana gelen yıkıcı bir depremden bahsediliyordu.
Sonunda, Göksel Zirve Adası’nın kıyısına geldiklerinde gemiden indiklerinde kıyıdaki tek han olan "Tütsü Kokusu" adlı handa konaklamaya karar verdiler. Etraf tütsü kokusuyla doluydu ve bu huzurlu atmosfer, yolculuğun yorgunluğunu üzerlerinden atmalarına yardımcı oldu. Handaki sıcak yemek eşliğinde güzel bir yemek yemişlerdi
Adanın iç kesimlerine doğru ilerleyen patikalarda bir rehber eşliğinde ilerlediler. Ada, devasa tepelerle çevrili, sık ormanlarla kaplıydı ve zorlu yolları geçmek için ince patikaları takip etmek zorundaydılar. Dağların içinden geçip, sonunda toprak yollara vardılar. Bu yollar, ormanın içinden başlayıp dağların arasındaki geniş vadilerde devam ederek onları adanın merkezindeki kasabaya götürecekti. Göksel Zirve Turnuvası burada, kasabanın kalbinde düzenlenecekti. Kasabanın ismi, "Xin," yani "Kalp." Bu adadaki köyleri Wano adasından kaçan Samuraylar kurmuştu ve şimdi dövüş sanatları dünyasında prestijli bir konumdaydı.
Mehumetu ve Yun Zhi, bu yolculuk sırasında geceleri birbirlerine saygılı ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılayan bir ilişki geliştirmişlerdi. Ancak bu ilişki romantizmden çok uzaktı, daha çok iki bireyin ortak çıkarlar ve karşılıklı anlayışla şekillendirdiği bir bağ gibiydi. Kadın ağırbaşlıydı, duygusal bağlanmalardan uzak duruyor, işini ciddiye alıyordu. Mehumetu ise bu duruma saygı duyuyordu; her ikisi de birbirlerinin sınırlarına dikkat ediyordu. Yine de arada Mehumetu'nun boş yapıp patavatsızlık yaptığı oluyordu tabi ama Yun Zhi bu süre içinde Mehumetu'nun kişiliğini anlamış ve ona alışmıştı.
Şimdi ise göksel zirve turnuvasının yapılacağı kolezyuma giden yolun üstündeki kalabalık kuyrukta sıra bekliyorlardı. Kalabalıktta her çeşit insan vardı. Mesela Mehumetu'nun solunda yaşlı, kel, baston tutan kambur bir adam vardı. Adamın bastonu titriyordu ama yine de dövüşleri izlemeye gelmişti. Mehumetu'nun arkasında iki tane ikiz kız vardı. Sarışındı ikisi de ve cüretkar şekilde açık giyinmişlerdi. Yaşları hemen hemen Nishi'nin şuanki yaşlarında olmalıydı. Yun Zhi'nin önünde ise Orta yaşlı bir kadın iki eliyle de iki tane küçük çocuğun ellerinden tutarak sırada bekliyordu. Dövüş turnuvasına anlaşılan çocuklarını da getirmişti. Mehumetu'nun Yun Zhi, Mehumetu'nun önündeydi. Beklerlerken Yun Zhi, "Çok kalabalık..." diye sadece Mehumetu'nun duyabileceği tonda konuşmuştu. "İlk kez bu kadar kişinin sıra oluşturduğunu görüyorum. Küçük çocuklar bile var. Onların bunu izlemesi yasal mı ki hem?.."
Gemide geçirdikleri günler monoton ama bir o kadar da rahattı. Denizcilerin sıkı kontrolünde yol alan ticaret gemisi, Red Line üzerindeki yeni açılan kanaldan sorunsuzca geçti. Mehumetu, ikinci kez bu geçişi yaparken, Yun Zhi ise ilk kez geçiyordu. Yolculukları boyunca, gemi molalar verdikçe Mehumetu ve Yun Zhi adalarda kısa keşifler yapmış, bu anları fırsat bilip adaların atmosferini tatmışlardı. West Blue'ya geçişlerinin ardından, yolculuklarının son iki haftasını farklı adalarda, kısa molalar vererek geçirmişlerdi.
Gemide Mehumetu bir sabah, okuduğu bir haber dikkatini çekti: Amiral Saitama'nın son operasyonlarından ve bir hafta önce West Blue’da meydana gelen yıkıcı bir depremden bahsediliyordu.
- World Echonomy News Paper:
Sonunda, Göksel Zirve Adası’nın kıyısına geldiklerinde gemiden indiklerinde kıyıdaki tek han olan "Tütsü Kokusu" adlı handa konaklamaya karar verdiler. Etraf tütsü kokusuyla doluydu ve bu huzurlu atmosfer, yolculuğun yorgunluğunu üzerlerinden atmalarına yardımcı oldu. Handaki sıcak yemek eşliğinde güzel bir yemek yemişlerdi
Adanın iç kesimlerine doğru ilerleyen patikalarda bir rehber eşliğinde ilerlediler. Ada, devasa tepelerle çevrili, sık ormanlarla kaplıydı ve zorlu yolları geçmek için ince patikaları takip etmek zorundaydılar. Dağların içinden geçip, sonunda toprak yollara vardılar. Bu yollar, ormanın içinden başlayıp dağların arasındaki geniş vadilerde devam ederek onları adanın merkezindeki kasabaya götürecekti. Göksel Zirve Turnuvası burada, kasabanın kalbinde düzenlenecekti. Kasabanın ismi, "Xin," yani "Kalp." Bu adadaki köyleri Wano adasından kaçan Samuraylar kurmuştu ve şimdi dövüş sanatları dünyasında prestijli bir konumdaydı.
Mehumetu ve Yun Zhi, bu yolculuk sırasında geceleri birbirlerine saygılı ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılayan bir ilişki geliştirmişlerdi. Ancak bu ilişki romantizmden çok uzaktı, daha çok iki bireyin ortak çıkarlar ve karşılıklı anlayışla şekillendirdiği bir bağ gibiydi. Kadın ağırbaşlıydı, duygusal bağlanmalardan uzak duruyor, işini ciddiye alıyordu. Mehumetu ise bu duruma saygı duyuyordu; her ikisi de birbirlerinin sınırlarına dikkat ediyordu. Yine de arada Mehumetu'nun boş yapıp patavatsızlık yaptığı oluyordu tabi ama Yun Zhi bu süre içinde Mehumetu'nun kişiliğini anlamış ve ona alışmıştı.
Şimdi ise göksel zirve turnuvasının yapılacağı kolezyuma giden yolun üstündeki kalabalık kuyrukta sıra bekliyorlardı. Kalabalıktta her çeşit insan vardı. Mesela Mehumetu'nun solunda yaşlı, kel, baston tutan kambur bir adam vardı. Adamın bastonu titriyordu ama yine de dövüşleri izlemeye gelmişti. Mehumetu'nun arkasında iki tane ikiz kız vardı. Sarışındı ikisi de ve cüretkar şekilde açık giyinmişlerdi. Yaşları hemen hemen Nishi'nin şuanki yaşlarında olmalıydı. Yun Zhi'nin önünde ise Orta yaşlı bir kadın iki eliyle de iki tane küçük çocuğun ellerinden tutarak sırada bekliyordu. Dövüş turnuvasına anlaşılan çocuklarını da getirmişti. Mehumetu'nun Yun Zhi, Mehumetu'nun önündeydi. Beklerlerken Yun Zhi, "Çok kalabalık..." diye sadece Mehumetu'nun duyabileceği tonda konuşmuştu. "İlk kez bu kadar kişinin sıra oluşturduğunu görüyorum. Küçük çocuklar bile var. Onların bunu izlemesi yasal mı ki hem?.."
- NOT:
- Yeni konun hayırlı olsun. Rp'ye devam etme kararı alırsan buradan devam edersin. Veda edersen de bu konu kilitlenecek normal olarak.
West Blue Anlatıcı- Anlatıcı
- Mesaj Sayısı : 36
Kayıt tarihi : 30/07/24
Geri: [MEHUMETU] Göksel Zirve Turnuvası
Mehumetu Göksel Zirve Adası'na geldikten sonra bile gemide ele geçirdiği gazeteyi koltuk altında tutuyordu. 'Vay be ne kadar da kel bi adam acaba nasıl bir kişidir hehehe. Kesin ilginç biridir orası ayrı hehehe. Hufff yolculuk da ne uzun geçti öyle oradan oraya git oradan oraya gel deniz değiştir falan gezginiz de bu kadar da değiliz yohamuha hehehe. Neyse şu ilk gittiğimiz ve konaklamak için seçtiğimiz han ne kadar da ilginç bir yerdi hehehe. Gerçi adadaki tek han orasıydı ama orayı karıştırmayalım şimdi.' diye düşünürken yolda Yun Zhi ile birlikte yürüyordu.
Mehumetu Yun Zhi'nin sesiyle birlikte kendine geldi. Etrafına bakındığında ise bir sırada olduğunun farkına vardı. Etraf aşırı kalabalıktı ve sıra kuyruğu bayağı da uzundu. Etrafında her çeşitten değişik insan vardı. Yaşlısından tut genç kızına kadar herkes coşku ile bu turnuvayı bekliyordu. Bu kalabalığın arasında kim bilir turnuvaya katılacak ilginç ve ne kadar da değişik insanlar da vardı. Şöyle etrafı detaylıca izlerken 'Ulan nolur nolmaz biz götümüze sahip çıkalım hehehe.' diye düşünüp eşyalarını daha sıkı tutup yanına çekti.
''Dediğin gibi Yun Zhi çok kalabalık. Uzun yolculuğumuz sonunda Göksel Zirve Adasına gelebildik hehehe. Tütsülü handa duyduğuma göre burada bir çok garip tapınak ve tapınağa üye bir çok kişi bulunuyormuş hehehe. Aynı senin gibi diyemesem bile tapınakların kendine has dövüş stilleri de varmış hehehe. Belki biz ikimiz de bir şeyler kaparız ne dersin hehehe. Neyse konumuz bu değil şimdi sen bana yakın dur birbirimizi kaybetmeyelim kaybettiğimi bile fark etmem odun gibi dümdüz ilerleyip sen yanımdaymış gibi mal mal konuşurum hehehe. Durumu fark ettiğimde ise iş işten geçmiş olur ve biraz canım sıkılıp utanırım hehehe. Baksana mahşer yeri gibi burası. Ayrıyetten sorduğun soruya gelecek olursam da küçük çocuklar ebeveynleri yanındayken böyle şeyler izleyebilir, sanırım, emin değilim, neyse ne cidden buranın kültürü bir garip hehehe. Hem bu kültürden olmayan çok fazla da insan buraya toplanmış durumda hehehe. Buna şey diyebiliriz belki kültür yumağımsı! hehehe. Sıramızda duralım da bir an önce kolezyuma girip kayıt yaptıralım. Hem böylece rahatlarız hem de çevremizi daha iyi tanırız hehehe.'' diye konuştuktan sonra Yun Zhi'nin yanına iyice yaklaşıp sıranın sonuna varmak için Yun Zhi ile ilerlemeye koyuldu.
Mehumetu Yun Zhi'nin sesiyle birlikte kendine geldi. Etrafına bakındığında ise bir sırada olduğunun farkına vardı. Etraf aşırı kalabalıktı ve sıra kuyruğu bayağı da uzundu. Etrafında her çeşitten değişik insan vardı. Yaşlısından tut genç kızına kadar herkes coşku ile bu turnuvayı bekliyordu. Bu kalabalığın arasında kim bilir turnuvaya katılacak ilginç ve ne kadar da değişik insanlar da vardı. Şöyle etrafı detaylıca izlerken 'Ulan nolur nolmaz biz götümüze sahip çıkalım hehehe.' diye düşünüp eşyalarını daha sıkı tutup yanına çekti.
''Dediğin gibi Yun Zhi çok kalabalık. Uzun yolculuğumuz sonunda Göksel Zirve Adasına gelebildik hehehe. Tütsülü handa duyduğuma göre burada bir çok garip tapınak ve tapınağa üye bir çok kişi bulunuyormuş hehehe. Aynı senin gibi diyemesem bile tapınakların kendine has dövüş stilleri de varmış hehehe. Belki biz ikimiz de bir şeyler kaparız ne dersin hehehe. Neyse konumuz bu değil şimdi sen bana yakın dur birbirimizi kaybetmeyelim kaybettiğimi bile fark etmem odun gibi dümdüz ilerleyip sen yanımdaymış gibi mal mal konuşurum hehehe. Durumu fark ettiğimde ise iş işten geçmiş olur ve biraz canım sıkılıp utanırım hehehe. Baksana mahşer yeri gibi burası. Ayrıyetten sorduğun soruya gelecek olursam da küçük çocuklar ebeveynleri yanındayken böyle şeyler izleyebilir, sanırım, emin değilim, neyse ne cidden buranın kültürü bir garip hehehe. Hem bu kültürden olmayan çok fazla da insan buraya toplanmış durumda hehehe. Buna şey diyebiliriz belki kültür yumağımsı! hehehe. Sıramızda duralım da bir an önce kolezyuma girip kayıt yaptıralım. Hem böylece rahatlarız hem de çevremizi daha iyi tanırız hehehe.'' diye konuştuktan sonra Yun Zhi'nin yanına iyice yaklaşıp sıranın sonuna varmak için Yun Zhi ile ilerlemeye koyuldu.
_________________
- Spoiler:
Genel Özellikler
İsim: Mehumetu (Ojisan)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 43
Irk: İnsan
Taraf: Gezgin
Boy: 1.70
Kilo: 69 kg
Deniz: West BlueFiziksel Statlar:
Güç: D-0
Çeviklik-Hız: E-0,3 (+0.3)
Dayanıklılık-İrade: D-0
Farkındalık-Zeka: F-0.3 (+0.3)
Karizma: D-1 (+1)Pasif başlangıç yeteneği:
- 2
Cesur Kalp
Doğal İnsan
Survival
Çiftçi
- 1
Dövüş Yeteneği:
Tekniğin Adı: Dünyaları Yaran Balta
Tekniğin Stili: Yarıcı
Teknikte Kullanılan Ekipman yada Ekipmanlar: Balta Cinsi
Tekniğin Açıklaması: Çok fazla güç ve efor gerektirdiğinden üstten aşağı savururken yan taraflar savunmasız kalır. Soldan sağa ya da tam tersi yan bir hamle yaptığında ise momentumdan dolayı alt bölge ve üst bölge açıkta kalır. Aynı şey çapraz kesikte de olur hatta hedefi tutturamaz ise momentumun kuvvetine dayanamaz ve merkez kaç kuvvetin etkisiyle bedenin dengesi kaybolur.
Saldırının Adı:- Yar
Saldırının Kullandığı Ekipman: - Balta cinsi ekipman
Saldırının Açıklaması: Düşmanı yarmak için yukarıdan aşağı bir saldırı gerçekleştirir. Dünyaları Yaran Balta'nın ilk ve temel tekniğidir.
Saldırının Adı:- Biç
Saldırının Kullandığı Ekipman: - Balta cinsi ekipman
Saldırının Açıklaması: Yatay eksende ağır bir kesiş gerçekleştirir. Birden fazla düşmana yatay şekilde vuruş gerçekleştirebilir. Dünyaları Yaran Balta'nın ikinci tekniğidir.Meyve Statları:
Meslekler:
- 3
Mesleğin Adı: Marangoz
Mesleğin İşlevi: Mesleğiniz ne yapar, ne üretir, size neyin bilgisini kazandırır? - Ağaç ve benzeri her türlü materyali işler ve yeni bir form kavuşturur.
Puan: 3.
Yan Dal:İtemler:
Marangozluk Seti (Temel)
Oduncu Baltası (Temel)
200.000ß
Mehumetu- Gezgin
- Mesaj Sayısı : 29
Kayıt tarihi : 26/08/24
Geri: [MEHUMETU] Göksel Zirve Turnuvası
Mehumetu ve Yun Zhi, kalabalık sıra içinde kolezyumun devasa gişesine doğru ilerlediler. Gişede 10-15 pencere halk için ayrılmışken 2-3 pencere de dövüşçüler için ayrılmıştı. Taş sütunlar ve metal parmaklıklarla çevrili bu alanda, dövüşçüler ve sıradan halk ayrık kuyruklarda sıralarını beklerken etrafı gözlemleyebiliyorlardı. Dövüşçülerin kuyruğunda farklı dövüş stillerine sahip savaşçılar, üzerlerinde taşıdıkları dövmeler, tuhaf kıyafetler, ağır zırhlar ve keskin bakışlarla birbirlerine gözdağı veriyorlardı. Gişenin önündeki tabela, turnuvanın ismini ve ödülleri sergiliyordu: Birinciye Şeytan Meyvesi, ikinciye 5 milyon beli ve üçüncüye suçlu Morgan'ın tek elinin yerine kullandığı baltanın kafası. Üçüncünün açıklaması biraz tuhaf gözükse iddalı gözüküyordu. Mehumetu, önlerindeki sarı saçının arkasında pembe at kuyruğu ile saçını bağlamış, kaslı koca izbandut adamın gişe penceresinde bir kağıdı imzalayıp elinde bir kağıtla sıradan ayrılması ile sıranın onlara geldiğini anladı.
Mehumetu ve Yun Zhi gişe görevlisinin önüne ulaştıklarında, görevli onlara kağıtlar uzattı. Bu, turnuvaya katılan her dövüşçünün imzalaması gereken bir başvuru formuydu.
Belgeler imzalanırsa ve ücret ödenirse gişe görevlisi formları alıp damgaladıktan sonra ikisine birer giriş bileti verecek ve dövüşçülere özel koridora yönlendirecekti. Bu koridor, kolezyumun derinliklerine açılan taş basamaklarla çıkıyordu; duvarlar dövüşçülerin motivasyonunu artıran savaşçı heykelleri ve eski dövüşçülerin zafer anlarının temsili resim tabloları ile doluydu. Yun Zhi merdiveri çıkarken "Heyecanlandım." dedi. Ona bakınca hiç belli olmuyordu heyecanlandığı. Mehumetu ve Yun Zhi, taş duvarlar arasındaki geniş koridorda ilerlerken, çevrede diğer dövüşçülerin hazırlık yaptığı küçük bölmelere göz attılar. Bunlar koridor içinde sağlı sollu küçük odalardan oluşuyordu. Kimisinin kapısı kapalı kimisinin kapısı açıktı. Koridorda ilerlerken kapısı açık olanların içinde Mehumetu'nun gözüne çarpan iki şey olmuştu. Birisi pembe kilotlu dombili şişko zenciydi. Kafasına da maske niyetine başka bir pembe kilot geçirmişti. Duvara bakıyordu. Bir diğeri ise Boynu bir kol kadar uzun bir adamın odaların birinde oturuyor oluşuydu. Koridorda ilerlerken kısa süreliğine görmüştü bunları.
Bu koridordan kolezyumun üst katlarında geniş bir salona açılan bir geçide geldiklerinde, içerideki dövüşçülerin çeşitli hazırlıklarla meşgul olduğunu gördüler. Bazıları silahlarını ve zırhlarını kontrol ederken, bazıları meditasyon yapıyor, bazıları ise esneme hareketleriyle kaslarını ısıtıyordu. Uzaklardan gelen kolezyuma ait sunucunun sesleri belli belirsiz yankılanarak içeri giriyordu. Burası hafif serin, biraz rutubetli, geniş, İçinde birkaç taş sütun bulunan, loş ışıklı bir bekleme salonuydu. İleride tam karşıda ufak pencerelerden kolezyumu izleyen dövüşçüler vardı. Taş sütunların altında oturmalık banklar vardı. Kimisinde birileri oturuyordu kimisi ise boştu. Salonun duvarları değişik silahlarla doluydu. Bunlar savaşçıların kullanması için konulmuş olmalıydı. En azından 100-120 kadar dövüşçü vardı içeride. En yakınlarında yakışıklı mavi saçlı, soyluyu andıran bir adam ve etrafında toplanmış 5-6 tane kız vardı. Adam saçını geriye artist bir şekilde atarken kızlar da çok etkilenmiş bir şekilde "KYAAA!" diye bağırıyordu. Sol tarafta bir sütunun altında oturan bankta ise yeşil kısa saçlı bir kılıç kullanıcısı oturuyordu. Belinde iki tane katana vardı. Bir kinomo giyiyordu. Bu tarz çeşit çeşit insan doluydu içerisi.
Tüm katılımcılar burada sırayla dövüşe çağrılmayı bekliyordu. Salonun tam ortasında en kalın sütunda bir dövüşçü listesi asılmıştı, her bir katılımcının adı, sıraları ve dövüş zamanları bu listede yazılıydı. Sütunun altındaki mavi üniformalı görevli adam elindeki den den Mushi'den talimat alıp tabloya yeni isimleri kaydediyordu.
Mehumetu ve Yun Zhi gişe görevlisinin önüne ulaştıklarında, görevli onlara kağıtlar uzattı. Bu, turnuvaya katılan her dövüşçünün imzalaması gereken bir başvuru formuydu.
Göksel Zirve Turnuvası demiş ki:Göksel Zirve Turnuvası Katılımcı Formu
Katılımcının Adı: ........................... Katılımcının Doğduğu Yer: ........................... Yaşı: ........................... Dövüş Tarzı / Stil: ...........................
Kurallar:
Bu turnuva, katılımcılar arasında kıyasıya rekabeti teşvik eder. Ancak, bir dövüş sırasında "ölümüne dövüş" kararı iki tarafın da onayı olmadan verilemez.
"Ölümüne dövüş" kararını almak isteyen dövüşçü, sahada elini kaldırarak bunu belirtir. Her iki dövüşçü de el kaldırırsa dövüş ölümüne yapılır, ancak sadece bir taraf el kaldırırsa bu talep geçersiz sayılır ve dövüş ölümcül olmayacak şekilde kurallara uygun yapılır.
"Ölümüne dövüş" sırasında karşı tarafın ölümü gerçekleşirse, bu durumda kolezyum ve turnuva organizatörleri herhangi bir intikam ya da hasmane ilişki doğabilecek sonuçlardan sorumlu değildir.
"Ölümüne dövüş" yapılmamış ve karşı tarafın ölümü gerçekleşmişse, kural ihlali sayılır ve kuralı ihlal eden dövüşçü diskalifiye edilir.
Dövüşçüler, kendi becerileri ve dövüş tarzlarına uygun şekilde özgürce dövüşebilirler. Ancak turnuva alanında organizatörlerin koyduğu kurallara uyulması zorunludur.
Ödüller:
Birinci: Şeytan Meyvesi
İkinci: 5 Milyon Beli
Üçüncü: Suçlu Morgan'ın Tek Elini Yerine Kullandığı Baltanın Kafası
Dördüncü-Onuncu: 150 Bin Beli
Diğer katılımcılara ödül yoktur.
Katılım ücreti 30.000ß'dir
Yukarıdaki kuralları okudum ve kabul ediyorum. Katılımcının İmzası: ...........................
Belgeler imzalanırsa ve ücret ödenirse gişe görevlisi formları alıp damgaladıktan sonra ikisine birer giriş bileti verecek ve dövüşçülere özel koridora yönlendirecekti. Bu koridor, kolezyumun derinliklerine açılan taş basamaklarla çıkıyordu; duvarlar dövüşçülerin motivasyonunu artıran savaşçı heykelleri ve eski dövüşçülerin zafer anlarının temsili resim tabloları ile doluydu. Yun Zhi merdiveri çıkarken "Heyecanlandım." dedi. Ona bakınca hiç belli olmuyordu heyecanlandığı. Mehumetu ve Yun Zhi, taş duvarlar arasındaki geniş koridorda ilerlerken, çevrede diğer dövüşçülerin hazırlık yaptığı küçük bölmelere göz attılar. Bunlar koridor içinde sağlı sollu küçük odalardan oluşuyordu. Kimisinin kapısı kapalı kimisinin kapısı açıktı. Koridorda ilerlerken kapısı açık olanların içinde Mehumetu'nun gözüne çarpan iki şey olmuştu. Birisi pembe kilotlu dombili şişko zenciydi. Kafasına da maske niyetine başka bir pembe kilot geçirmişti. Duvara bakıyordu. Bir diğeri ise Boynu bir kol kadar uzun bir adamın odaların birinde oturuyor oluşuydu. Koridorda ilerlerken kısa süreliğine görmüştü bunları.
Bu koridordan kolezyumun üst katlarında geniş bir salona açılan bir geçide geldiklerinde, içerideki dövüşçülerin çeşitli hazırlıklarla meşgul olduğunu gördüler. Bazıları silahlarını ve zırhlarını kontrol ederken, bazıları meditasyon yapıyor, bazıları ise esneme hareketleriyle kaslarını ısıtıyordu. Uzaklardan gelen kolezyuma ait sunucunun sesleri belli belirsiz yankılanarak içeri giriyordu. Burası hafif serin, biraz rutubetli, geniş, İçinde birkaç taş sütun bulunan, loş ışıklı bir bekleme salonuydu. İleride tam karşıda ufak pencerelerden kolezyumu izleyen dövüşçüler vardı. Taş sütunların altında oturmalık banklar vardı. Kimisinde birileri oturuyordu kimisi ise boştu. Salonun duvarları değişik silahlarla doluydu. Bunlar savaşçıların kullanması için konulmuş olmalıydı. En azından 100-120 kadar dövüşçü vardı içeride. En yakınlarında yakışıklı mavi saçlı, soyluyu andıran bir adam ve etrafında toplanmış 5-6 tane kız vardı. Adam saçını geriye artist bir şekilde atarken kızlar da çok etkilenmiş bir şekilde "KYAAA!" diye bağırıyordu. Sol tarafta bir sütunun altında oturan bankta ise yeşil kısa saçlı bir kılıç kullanıcısı oturuyordu. Belinde iki tane katana vardı. Bir kinomo giyiyordu. Bu tarz çeşit çeşit insan doluydu içerisi.
Tüm katılımcılar burada sırayla dövüşe çağrılmayı bekliyordu. Salonun tam ortasında en kalın sütunda bir dövüşçü listesi asılmıştı, her bir katılımcının adı, sıraları ve dövüş zamanları bu listede yazılıydı. Sütunun altındaki mavi üniformalı görevli adam elindeki den den Mushi'den talimat alıp tabloya yeni isimleri kaydediyordu.
- XP ve Ödül Dağıtımı::
- Xp
14xp prf
5xp dilb
8xp zorluk
10xp gm pasif
top: 37
ödül
+0,2 farkındalık
West Blue Anlatıcı- Anlatıcı
- Mesaj Sayısı : 36
Kayıt tarihi : 30/07/24
Geri: [MEHUMETU] Göksel Zirve Turnuvası
Mehumetu Yun Zhi ile sırasını bekleyip garip gurup insanların geçişini bekledi. Sıra kendisine geldiğinde ise kayıt sırasına doğru girdiği için derin bir sevinç nefesi aldı. Sonuçta bu kadar insan varken doğru yeri bulmak mucize gibi bir şeydi. Önündeki pembiş saçlı adamın gitmesiyle birlikte kağıdı alıp Yun Zhi ile birlikte doldurdu. Cebinden de 30.000ß para çıkarıp kağıdı tekrar uzattı. Yüzünde kocaman bir sırıtış ile Yun Zhi'ye yakın bir şekilde kolezyuma girdi.
Koridorda ilerlerken bir yandan da etrafı incelemeye başladı. Cidden güzel bir mimariye sahip bir kolezyumdu. Sütunlardan tut yerdeki zemine kadar özene bezene yapıldığı belli oluyordu. Bakınıp incelemesi sırasında Yun Zhi'nin sözleriyle birlikte kendine geldi ve söze girdi.
''Hehehe cidden heyecan verici bir yer ve turnuva di mi? Çeşit çeşit garip dövüşçü ve izleyici toplanmış buraya hehehe. Sanki bedava odun dağıtıyorlar hehehe. Gerçi bedava oduna sadece ben koşarım da orasını şimdi karıştırmayalım hehehe. Yüzün ve vücudun heyecanlandığını hiç göstermiyor ama geceleri de çözülmen zor oluyordu senin neyse konumuz bu değil öhöm...'' diye patavatsız bir şekilde konuşup Yun Zhi'nin yanına iyice sokuldu. Espriyle karışık yaptığı konuşmayla birlikte Yun Zhi'nin heyecanını alıp odaklanmasını sağlamaya çalıştı.
Yun Zhi ile ilerleyip neşeli bir şekilde konuşmasını gerçekleştirirken Mehumetu etrafa bakınmayı kesmedi. Cidden çeşit çeşit garip dövüşçü ve ne olduğu belirsiz garip insan kolezyuma toplanmıştı. Savaşçılar ve dövüş ustaları her yerdeydi. Hatta aralarında mavi saçlı bir züppe de vardı. Mehumetu soylu gence baktığında ise 'Vay be bu dönemde de gençlerin canı ne çabuk kaynıyor hehehe. İyi iyi böyle olması da güzel hehehe. İnsan yaşadığını hisseder böylelikle di mi hehehe.' diye aklından geçirirken Yun Zhi ile birlikte banklardan birine yönelip oturdular. Katılımcı listesi ve saatleri de kocaman tepede yazdığından her yerden nasıl olsa görebiliyordu. Kendi adını ve Yun Zhi'nin adını listede aramaya başlarken gözlerini kısıp iyice odaklandı. Mavi üniformalı zıbık acaba isimlerini yazmış mıydı? Bu düşüncüler ile birlikte hem listeye bakıyordu hem etrafın garipliğinden keyif alıyordu hem de bir yandan Yun Zhi ile sohbet ediyordu.
Koridorda ilerlerken bir yandan da etrafı incelemeye başladı. Cidden güzel bir mimariye sahip bir kolezyumdu. Sütunlardan tut yerdeki zemine kadar özene bezene yapıldığı belli oluyordu. Bakınıp incelemesi sırasında Yun Zhi'nin sözleriyle birlikte kendine geldi ve söze girdi.
''Hehehe cidden heyecan verici bir yer ve turnuva di mi? Çeşit çeşit garip dövüşçü ve izleyici toplanmış buraya hehehe. Sanki bedava odun dağıtıyorlar hehehe. Gerçi bedava oduna sadece ben koşarım da orasını şimdi karıştırmayalım hehehe. Yüzün ve vücudun heyecanlandığını hiç göstermiyor ama geceleri de çözülmen zor oluyordu senin neyse konumuz bu değil öhöm...'' diye patavatsız bir şekilde konuşup Yun Zhi'nin yanına iyice sokuldu. Espriyle karışık yaptığı konuşmayla birlikte Yun Zhi'nin heyecanını alıp odaklanmasını sağlamaya çalıştı.
Yun Zhi ile ilerleyip neşeli bir şekilde konuşmasını gerçekleştirirken Mehumetu etrafa bakınmayı kesmedi. Cidden çeşit çeşit garip dövüşçü ve ne olduğu belirsiz garip insan kolezyuma toplanmıştı. Savaşçılar ve dövüş ustaları her yerdeydi. Hatta aralarında mavi saçlı bir züppe de vardı. Mehumetu soylu gence baktığında ise 'Vay be bu dönemde de gençlerin canı ne çabuk kaynıyor hehehe. İyi iyi böyle olması da güzel hehehe. İnsan yaşadığını hisseder böylelikle di mi hehehe.' diye aklından geçirirken Yun Zhi ile birlikte banklardan birine yönelip oturdular. Katılımcı listesi ve saatleri de kocaman tepede yazdığından her yerden nasıl olsa görebiliyordu. Kendi adını ve Yun Zhi'nin adını listede aramaya başlarken gözlerini kısıp iyice odaklandı. Mavi üniformalı zıbık acaba isimlerini yazmış mıydı? Bu düşüncüler ile birlikte hem listeye bakıyordu hem etrafın garipliğinden keyif alıyordu hem de bir yandan Yun Zhi ile sohbet ediyordu.
_________________
- Spoiler:
Genel Özellikler
İsim: Mehumetu (Ojisan)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 43
Irk: İnsan
Taraf: Gezgin
Boy: 1.70
Kilo: 69 kg
Deniz: West BlueFiziksel Statlar:
Güç: D-0
Çeviklik-Hız: E-0,3 (+0.3)
Dayanıklılık-İrade: D-0
Farkındalık-Zeka: F-0.3 (+0.3)
Karizma: D-1 (+1)Pasif başlangıç yeteneği:
- 2
Cesur Kalp
Doğal İnsan
Survival
Çiftçi
- 1
Dövüş Yeteneği:
Tekniğin Adı: Dünyaları Yaran Balta
Tekniğin Stili: Yarıcı
Teknikte Kullanılan Ekipman yada Ekipmanlar: Balta Cinsi
Tekniğin Açıklaması: Çok fazla güç ve efor gerektirdiğinden üstten aşağı savururken yan taraflar savunmasız kalır. Soldan sağa ya da tam tersi yan bir hamle yaptığında ise momentumdan dolayı alt bölge ve üst bölge açıkta kalır. Aynı şey çapraz kesikte de olur hatta hedefi tutturamaz ise momentumun kuvvetine dayanamaz ve merkez kaç kuvvetin etkisiyle bedenin dengesi kaybolur.
Saldırının Adı:- Yar
Saldırının Kullandığı Ekipman: - Balta cinsi ekipman
Saldırının Açıklaması: Düşmanı yarmak için yukarıdan aşağı bir saldırı gerçekleştirir. Dünyaları Yaran Balta'nın ilk ve temel tekniğidir.
Saldırının Adı:- Biç
Saldırının Kullandığı Ekipman: - Balta cinsi ekipman
Saldırının Açıklaması: Yatay eksende ağır bir kesiş gerçekleştirir. Birden fazla düşmana yatay şekilde vuruş gerçekleştirebilir. Dünyaları Yaran Balta'nın ikinci tekniğidir.Meyve Statları:
Meslekler:
- 3
Mesleğin Adı: Marangoz
Mesleğin İşlevi: Mesleğiniz ne yapar, ne üretir, size neyin bilgisini kazandırır? - Ağaç ve benzeri her türlü materyali işler ve yeni bir form kavuşturur.
Puan: 3.
Yan Dal:İtemler:
Marangozluk Seti (Temel)
Oduncu Baltası (Temel)
200.000ß
Mehumetu- Gezgin
- Mesaj Sayısı : 29
Kayıt tarihi : 26/08/24
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz